Tarım; toprakla tohumu buluşturarak bitkisel üretimde bulunma sanatıdır. Ve bu sanatın ürünleri ile insanoğlu ve evcil hayvanlarımızın karınlarını doyurabiliyoruz. Her ne kadar ülkemiz sanayi sektöründe giderek atılım yapıyor olsa da tarım hâlâ ilk sırada yer almaktadır. Yani ülkemiz bir tarım ülkesi olup son yıl verilerine göre 23,5 milyon hektarlık tarım arazisinde bitkisel üretim yapmakta, bundan elde ettiği ürünlerle insanlarımızla birlikte kültür hayvanlarının doymasını, barınmasını sağlamakta ve sanayiye hammadde kazandırmaktadır.
Ancak böyle önemli bir konuda üretim politikasını oturup tartışıyoruz olsakta kalkınma modelinin içinde tarıma gerektiği kadar yer açmaya beceremiyoruz. Ulu Önder Atatürk “Milli Ekonominin Temeli Ziraattır” dememiş miydi? Kısa vadeli bakış açısından kurtulup orta ve uzun vadede tarıma bakamıyoruz. O yüzden de tarımın içinde barınan kronik sorunlar yıllardır olduğu yerde sayıyor. Hatta her geçen gün dünya ve ülke nüfusunun artması, ihtiyaçların çeşitlenmesiyle daha da büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
YETERLİ KANUN VAR NEDEN UYGULAYAMIYORUZ?
Aslında, tarımın planlanması adına önemli kanuni adımlar atıldı. 18 Nisan 2006’da 5488 sayılı Tarım Kanunu, 3 Temmuz 2005’te 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu, 31 Ekim 2006’da 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu ve 15 Mayıs 2014’te ise 6537 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu miras hukuku ile güçlendirildi. Anayasa’ya göre bu Kanun ve KHK bağlı tüzük, yönetmelik ve genelgeler, yapılan şura, çalıştay, toplantılar vb. çoğaltarak gidebiliriz.
2019 yılında yapılan 3. Tarım Şurası sonucunda alınan 60 maddelik karar, 2025 yılında yapılan 4. Tarım şurasında alınan 85 maddelik kararlara baktığımızda Şura çalışma gruplarında ve uzun zamandan bu yana tarım camiasının konuştuğu, tartıştığı ama çözüm bulunamayan konular. Daha da ötesi; 2004 yılında yapılan 2. Tarım Şurası’nın 36 maddelik sonuç bildirgesi, 1999 yılında yapılan 1. Tarım Şurası sonuç bildirgesi, 1923 yılında yapılan İzmir İktisat Kongresi’nin sonuç bildirgesinde yer alan başlıklar da aynı sorun ve çözüm hedeflerini oluşturmaktadır. Ancak bilinmesi gereken “üretim; sonucu olmayan, dinamik ve sürekli bir yapıdır”. Çalışarak alınması gereken çok yolumuz var.
21 Kasım 2019 tarihinde Cumhurbaşkanımız tarafından 60 maddede sonuç bildirgesi açıklanan, 3. Tarım Şurası’nda önemli kararlar alındı. Tarım Orman Şurası Sonuç Bildirgesi kapsamında, toplam 38 Eylem Planı belirlenerek, 2020’de 16, 2021’de 8, 2022’de 11, 2023’te ise 3 eylemin hayata geçirilmesinin planlandığı açıklandı. Hayata geçen başlık yerine sanki hiç yapılanmamışçasına yeni yapılan çalışmalar ilk defa gündeme gelmiş gibi kamuoyunun önüne getiriliyor. 3. Tarım şurasında alınan 60 maddelik kararın 6 sı uygulanmadan 2025 yılında 4. Tarım-Orman Şurasında görüşler 85 ana başlık altında toplandı ve Cumhurbaşkanımız tarafından ilgili sektörlere açıklandı.
3. tarım şurasından sonra 4. Tarım şurasında da Tarımın, milli bir proje olarak ele alınması, Cumhurbaşkanımızın bizzat ilgilenmesi ve takip etmesi, Gıda Güvenliğinin en az Milli Güvenlik kadar önemlidir vurgusu. Cumhurbaşkanımızın tarımın stratejik önemine, dışa bağımlılık, ithalat ve küresel şirketlerin rolüne dikkat çekmesi memnuniyet verici bir yaklaşımdır. “Gıda güvenliği milli güvenlik kadar önemlidir” vurgusu, “Temel gıda ürünlerinde dışa bağımlı olmak en az savunma sanayinde dışa bağımlı olmak kadar tehlikelidir.” sözleri önemli tespitlerdir.
Üretim; sonucu olmayan dinamik ve sürekli bir yapıdır. Çalışarak alınması gereken çok yolumuz var. Bu nedenle Cumhurbaşkanımızın da söylediği gibi önemli olan söylemek, kararları almak değil, takipçisi olarak bunları uygulamaktır. Sorun uygulamada.
Baktığımız zaman yeterli kanunlar var, çokça yapılmış toplantı, panel ve şuralar gerçekleştirilse de sorunun uygulamada olduğu görülmektedir.
TARIM ARAZİLERİMİZİ AMAÇ DIŞI KULLANIMIN PENÇESİNDEN NEDEN KURTARAMIYORUZ?
Tarım arazilerinin korunmasına dair Kanun çıkarılmasına rağmen Belediyeler başta olmak üzere tarım arazilerine amaç dışı kullanım baskısını yenemedik. 1980li yıllarda 28 milyon hektar tarım arazimiz varken günümüzde 23,5 milyon hektar tarım arazimiz var. Üstelik nüfusumuz da iki kat arttı. Artan nüfusun karnının tok, sırtının pek olması için toprak ve suya ihtiyaç var. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve diğer kaynaklardan derlediğimiz verilere göre 2000 yılından bu yana Türkiye yaklaşık 3 milyon hektar tarım arazisini üretim dışına itmiş, yani kaybetmiştir. Halbuki 6. ve 7. sınıf araziler veya bunların uygun olmadığı durumlarda 4. sınıf tarım arazileri (marjinal tarım arazileri) varken 1., 2. ve 3. sınıf araziler amaç dışında kullanılmamalıdır. İklim değişikliğinin, kuraklığın, açlık ve yoksulluğun kol gezdiği dünyamızda bu kaybedilen toprağın ne kadar üretim anlamına geldiğini bazı karşılaştırmalarla açıklamak gerekir. Bu alan yaklaşık Belçika’nın yüzölçümü veya 3 tane Kıbrıs Adası yüzölçümü kadardır.
Tarım arazileri hakkında en son çalışma; 22 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak “İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Tarımsal Amaçlı Kiraya Verilmesine İlişkin Yönetmelik” yürürlüğe girdi. Hazinenin özel mülkiyetinde veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan tarım arazileri hariç olmak üzere mülkiyeti gerçek veya tüzel kişilere ait olup üst üste 2 yıl süreyle işlenmeyen tarım arazileri, arazinin vasfının değiştirilmemesi ve kiralayan tarafından tarımsal üretimde kullanılması şartıyla bu Yönetmelik hükümleri çerçevesinde Bakanlıkça sezonluk olarak kiraya verilecek hükmü uygulamaya geçiyor.
EKİLMEYEN ARAZİLER DEVLET ELİYLE KİRALANACAK
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8/K maddesine dayanarak hazırladığı, 2 yıl üst üste ekilmeyen tarım arazilerinin tarımsal amaçlı kiraya verilmesini düzenleyen “İşlenmeyen Tarım Arazilerinin Tarımsal Amaçlı Kiraya Verilmesine İlişkin Yönetmelik” 22 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmişti. İlk yıl (2024) tespitleri kesinleşti.
Kiraya verilecek arazilerin tespiti amacıyla Tarım İl ve/veya İlçe Müdürlüğü bünyesinde kurulan Arazi Tespit Komisyonları yaptıkları çalışmalarla 2024 yılında il ve ilçe bazında ekilmeyen tarım arazilerini tespitini tamamladı, tespit edilen bu araziler askı sonrası itirazlar değerlendirildikten sonra ekilmeyen araziler kesinleşti. Eylül ayı itibarı ile 2025 yılında ekilmeyen araziler tespit edilerek geçen yıl tespit edilenler bir kez daha kontrol edilecek. 2024 yılı ekilmeyip bu yıl ekilenler listeden çıkarılacak. Ekilmeyenler yeniden askıya çıkarılarak iki yıl üst üste ekilmeyen arazilerin tespiti kesinleşecek. Kesinleşen bu araziler Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından sezonluk olarak kiraya verilecek. Sadece 2025 yılında ekilmeyen, işlenmeyen araziler 2026’da da ekilmezse yani iki yıl üst üste ekilmezse kiraya verilecek. Bu süreç her yıl tekrarlanacak. İki yıl üst üste ekilmeyen araziler devlet tarafından kiraya verilecek.
KİRALANACAK TARIM ARAZİLERİ NASIL TESPİT EDİLİYOR?
1- Arazi Tespit Komisyonu; kadastro parsel verileri, uydu görüntüleri, coğrafi bilgi sistemleri, diğer kamu kurumlarından elde edilecek veriler üzerinden çalışmalar ve yerinde gerçekleştirilen arazi kontrolleri ile işlenmeyen tarım arazileri tespit ediliyor.
2- İşlenmeyen tarım arazilerinin tespitinde, içinde bulunulan yılın 1 Eylül tarihi ile bölgelere göre değişen hasat dönemi dikkate alınarak en geç takip eden yılın 31 Ağustos tarihine kadar olan süre dikkate alınarak 2024 yılı tespitleri tamamlandı. Ağustos sonuna kadar 2025 yılı tespitleri de tamamlanacak.
3- Arazi Tespit Komisyonu tarafından tespiti yapılan işlenmeyen tarım arazileri Tarım ve Orman Bakanlığı kayıt sistemleri ile karşılaştırılarak ekonomik bütünlüğü sağlayan parseller ve ekonomik bütünlük kapsamı dışında kalıp Arazi Tespit Komisyonunca ekonomik tarımsal üretim yapılacağı değerlendirilen parseller tespit edilmektedir.
DİKİLİ VE ÖRTÜ ALTI ARAZİLER KAPSAM DIŞINDA
4- Dikili ve örtü altı tarım arazileri kiralama işlemleri kapsamında yer almıyor. Üzerinde tarımsal üretime engel teşkil edecek izinsiz yapı, tesis ve benzeri tespit edilen araziler, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasası’nın ilgili hükümleri uyarınca değerlendirilecektir.
5- Yönetmeliğe göre, kiralanacak arazilerin tespit edilmesinden sonra, cari kiralama sezonu için kiralanacak arazileri içeren, ilk yıl işlenmeyen ve üst üste iki yıl işlenmeyen tarım arazileri için ilk yıl ve üst üste 2 yıl olacak şekilde listeler oluşturulmuştur.
6- Kiralama sezonu içerisinde, kiralanan tarım arazilerinin maliklerinden herhangi biri tarafından bir sonraki sezonda üretim yapacağına dair bir başvuru yapılmaması durumunda bu araziler üst üste iki yıl işlenmeyen tarım arazileri listesine eklenir.
2025 LİSTELERİ EYLÜL’DEN İTİBAREN ASKIYA ÇIKACAK
7– İşlenmeyen tarım arazileri listesi İl/İlçe Müdürlükleri tarafından 5 gün süre ile muhtarlıklarda, elektronik ortamda ve İl Müdürlüğü internet sitesinde ilan edilerek 2024 yılı için bu ilanlar yapıldı ve listeler kesinleşti. 2025 yılı için ise Eylül en geç Ekim ayında bu listelerin askıya çıkarılacak.
8- Arazi malikleri(sahipleri) ve diğer ilgililer, listeler ile ilgili itirazlarını ilan süresi içerisinde Arazi Tespit Komisyonuna yapabilir. Komisyon bu itirazları 3 gün içinde karara bağlar. İtirazların değerlendirilmesi sonucu oluşturulan nihai liste mülki amirin veya yetkili kıldığı kişinin onayı ile kesinleşecek.
9- 2025 yılında tespit edilen ve iki yıl üst iste ekilmeyen arazilerin listesi kesinleştikten sonra Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından ilk kez bu araziler kiraya verilecek.
- ÖNEMLİ OLAN SÖYLEMEK, KARARLARI ALMAK DEĞİL. TAKİPÇİSİ OLARAK BUNLARI UYGULAMAKTIR. SORUN UYGULAMADA;
- Tüm bu çalışmalara göre ekilmeyen arazi bulup kiralama yapılacak mı sorusuna cevap, sahada bulunan birisi olarak böyle bir arazi varlığının olduğunu görmüyorum. Tapu ve ÇKS kayıtlarına bakılacak olursa ÇKS kaydında ekili olmayan arazi çoktur (300 bin hektar) ancak bu arazilerin büyük çoğunluğu ÇKS kaydı olmadan ekilmektedir. Esas çözümü bu yönetmelik değil miras konularından doğan anlaşmazlıkları çözecek olan 6537 sayılı Kanunun hızla uygulanmasıdır.
- Tarımda var olan ve uygulan(a)mayan bu kadar kanun, yönetmelik, yapılan şuralar ve çalıştayların sonuca etki etmediğini görerek uygulanamayacak yeni yönetmelikler çıkarılarak üreticilere hayal kurdurmak, tarımın içinde bulunduğu çıkmaza yol ve yön değil, bir sonraki yapılacak çalışmaya kadar onları avutmak gibi bir sonuç doğuruyor.
- Üzerinde durmamız gereken husus ekilmeyen tarım arazilerinin kiralanması değil, ekilemeyen arazilerin ekilmesini sağlamak için üreticileri desteklemektir. Çiftçide zaten kiralanacak ve satılacak tarla var. Bu da var olan kanunlarla uygulanacak havza bazlı üretim planlaması ve buna bağlı olarak havza bazlı destekleme politikasının belirlenerek uygulanmasıdır.
- Girdi fiyatlarının yüksekliği ve nakit alım zorunluluğunun olduğu, olumsuz sonuçlarını en çok üreticinin yaşadığı enflasyonist yapıda, çiftçi tarlasını ekmeme değil ekememe sorunu yaşamaktadır. Yönetmelikte belirtilen ekilmeyen tarım arazilerinin üretime kazandırılmasını elbette önemsiyor ve destekliyoruz. Ancak ekilmeyenden önce ekilemeyen arazilerin üretime kazandırılması için sorunların çözümüne daha öncelikli planlama ve destekleme programına bakmalıyız.
- Tarımın, hükümet değişikliği değil, Bakan değişikliği, hatta bağlı Genel Müdür değişikliğinden etkilenmemesi ve gelişen, değişen dünya tarımsal ticaretinde yön alan değil yön veren bir yapıya kavuşturulması için Anayasal güvence altına alınması öncelikli bir mecburiyetimizdir. Aynı şekilde, Alparslan atamızın bizlere 954 yıl önce hediye ettiği bu cennet vatanda, tüm tarım arazilerimiz artık Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtildiği gibi korunmalı ve bir karışı bile kaybedilmemelidir. Toprak Koruma Kurulları söz konusu kanuna uymalı, siyasi baskılara meydan vermemeli, 1., 2. ve 3. sınıf mutlak tarım arazileri tarımsal sit alanı olarak belirlenmeli, tarımsal amaç dışı kullanımına izin vermemelidir.
#topragınadamı



