“AKILLI TARIM” SEVDİRİR
Cicero, çiftçiyi “Gerçek çiftçi; ürününü göremeyeceği halde, toprağını eken adamdır.” diyerek tanımlarken, Emerson “İlk insan, ilk çiftçiydi.” diyor. Cenap Şahabettin ise “Ekinlere bir kere de çiftçi gözüyle bakınız; başakları hükümdar tuğlarından ve taneleri incirlerden daha kıymetli bulursunuz.” diyerek çiftçiliğin önemini vurguluyor. Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ise “Eğer milletimizin ekseriyeti azimesi çiftçi olmasaydı, biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık. Çiftçi ve çoban, bu millet için unsur-u aslidir.” yorumunu yapmış bir konuşmasında.
Ülkemizde ve tüm dünyada, dermanı zamandan beklenen salgın çeşitlenerek hala devam ediyor. Bölgemiz Tarım ve Ticaretini olumsuz etkileten Rusya Ukrayna savaşı adeta dünya tarım ticaretini kaygılarla tehdit ve terbiye ediyor. Dünya ve ülkemizde oluşan girdi fiyatı maliyetlerinde tahmin edilemeyen ve sonu öngörülemeyen girdi fiyatlarındaki ve özellikle enerji ve petrol ürünlerindeki artış gelecek planlamasını adeta Allaha havale durumuna getirdi. Tüm zorlukların yaşandığı bu günlerde, her türlü gıda ürününe ulaşabiliyorsak ve karnımız doyuyorsa, bunu ülkemiz ve tüm dünya çiftçilerine borçlu olduğumuzu biliyoruz. Bu vesile, tarımın bütün paydaşlarının çok iyi bildiği bir hususu, tarımın önemini, şimdi tarıma en uzak kesimin bile fark etmesinden büyük bir memnuniyet duyuyoruz.
Tarımın doğa koşullarına bağımlılığı dolayısıyla risk ve belirsizliğin fazla olması, iklim değişikliğinden fazlaca etkilenmesi, tarım ürünlerine ilişkin arz ve talep esnekliğinin düşüklüğü, tarımsal üretim dönemlerinin diğer sektörlere kıyasla daha uzun olması bilinen gerçek. Tarımsal Üretim ve ticaretinin belirli zamanlarda yoğunlaşması, tarımsal ürünlerin korunup saklanmalarının ancak belirli şartlarda ve zaman içinde yapılabilmesi, tarımsal faaliyetlerden sağlanan gelirlerin diğer sektörlere göre düşük olması nedeniyle tarım sektörü ülkemizde ve tüm dünyada destekleniyor. Bununla birlikte destekleme politikalarımızın; çiftçi odaklı olduğu, üretim, kalite, ulaşılabilir fiyatlar ve sürdürülebilirliği esas aldığı pek de söylenemez.
Geleneksel tarımdan koruyucu toprak işleme ve sıfır toprak işlemeye geçişte daha fazla karmaşık bir yapıya bürünen mekanizasyon araçları, hassas tarıma geçişte akıllı tarım makinalarını ve mekatronik unsurları da beraberinde getiriyor. Makinaların giderek daha kapasiteli ve deyim yerindeyse “akıllı” hale geldiği bu dönemde, bu yatırımların yapılabilmesi için kısa, orta ve uzun vadeli bir tarımsal mekanizasyon politikamızın olması oldukça önemli. Akıllı tarım teknolojilerinin alımını destekleyecek bir eylem planımızın olmaması halinde, tarımda gelişmiş ülkelerle rekabet etmemiz çok daha zor hale gelecek. Nitekim daha şimdiden “henüz yeterli talep olmasa da” Avrupa’da bazı gelişmiş ülkelerde satılan yeni tarım ekipmanlarının yüzde 70-80’inde akıllı tarım teknolojisi bileşeni yer alıyor.
Konuya ara verip birlikte büyümenin ne demek olduğunu farklı konularda ispatlayan sivil toplum kuruluşlarının etkisini tarım makinaları sektöründe görmekteyiz. Bireysel çalışmaları bir araya getirmek için 1978 yılında kurulan ancak 2010’de ivme kazanarak adından söz ettiren TARMAKBİR (Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği Derneği), Ziraat Yüksek Mühendisi Şenol ÖNAL yönetiminde; Tarım Orman Bakanlığı, Sanayi Teknoloji Bakanlığı başta olmak üzere TOBB ve organize sanayi bölgeleriyle dünya ile rekabet koşullarını 215 üyesinin lehine ve ülke iç pazarda üreticilerimize gelişen teknolojiyi buluşturmak, ihracatta kârlılığı sağlamak için var gücüyle çalıştığına şahit olduk ve bundan gurur duyduk. Başarılarının devamını diliyoruz.
2021 yılında yaklaşık 130 ülkeye, 1,5 milyar dolar seviyesinde tarım makinaları ihracatı gerçekleştirilmiştir. Bu değerin 700 milyon doları traktör, 800 milyon doları ekipmandır. Bu değer tüm zamanların rekorudur. Tarım makineleri sektöründe 2022 yılı Ocak-Nisan dönemindeki ihracatımız, 2021 yılı seviyesine göre yüzde 4,4 artmış ve 460 milyon dolar seviyesine yükselmiştir. Bu verilerle sektörümüz, genel makina ihracat sektörler sıralamasında 22 sektör arasında 5. sırada yer almıştır.
Akıllı tarım kombine tarım makineleri diyoruz ama 120 beygir gücü üstü traktör üretimimiz yok. Ama kombine makine ve yüksek kapasiteli tarım makinelerini çalıştırmak için 120 beygir gücü üstü traktörlere ihtiyaç duyulmakta.
Türkiye’de sektörün ihtiyaç duyduğu tarımsal mekanizasyon araçlarının tamamına yakını (150bg traktör dahil) imal edilmektedir. Bununla birlikte bu konuda istisnalar da vardır. Bunlar:
- Satış adetleri bakımından üretimi rasyonel olmayacak ürünler (ölçek ekonomisi, marka tanınırlığı),
- Çok büyük tarımsal arazilere ve işletmelere uygun kapasitede traktörle çekilir veya kendi yürür makineler (özellikle kendi yürür hasat makineleri (biçerdöver, pamuk hasat vb.))
- Çok yüksek seviyede mühendislik içeren, özellikle akıllı tarım ekipmanları (mühendislik bilgi, teknoloji ve alt yapı gereklilikleri)
Bu gibi mekanizasyon araçları çok düşük bir seviyede imal edilmekte, ihtiyaçlar genel olarak ithalat yoluyla sağlanmaktadır. Sektörde ulaşılan konum dış ticaret verileri üzerinden değerlendirildiğinde, daha ölçülebilir sonuçlara ulaşılmaktadır. Buna göre 2000’lerin başında 20–30 milyon dolar seviyesinde ekipman, 30–40 milyon dolar seviyesinde traktör ihracatı yapan ve dış ticaret açığı veren Türk Tarım Makineleri Endüstrisi, bugün 1 milyar dolar seviyesini aşan ihracatı ile dış ticaret dengesini kurmaya hatta kayda değer bir ölçüde fazlasını vermeye başlamıştır. Bu değişim, ülke sıralamasından da izlenebilir. 2001 yılında 31. sırada olan ve toplam dünya ihracattan binde 3 pay alan Türkiye, 2021 yılını 15. sırada tamamlamış ve toplamdan aldığı payı yüzde 1,7’ye yükseltmiştir.
Bununla birlikte sektörün daha fazla gelişim göstermesi, öncelikle iç pazarın (yerel tarımsal işletmelerin) bu gelişime uygun makine talebinde bulunmasına bağlıdır.
Ülkemizde % 70 doğaya bağlı tarım yapma zorunluluğu, iklim kuşağı olarak yağış rejiminin yetersiz ve dengesiz oluşu tarımsal üretimi zorlamaktadır. Bunun yanında enerji fiyatlarının yüksekliği sulanabilir alanlarda kârlılığı ve üretimi zorlamaktadır. Dahası; küçük ölçekli, geçimlik ve yarı geçimlik çiftliklerin baskın olması gibi çeşitli yapısal darboğazların yanı sıra mevcut makine parkının da oldukça yaşlı ve güncel teknolojinin gerisinde olması, verimli üretimin önündeki bir başka engel.
Diğer yandan miras yoluyla arazilerin bölünmesini önleyecek 6537 sayılı kanun 2015 yılında yürürlüğe girmiş, arazi toplulaştırma çalışmaları hız kazanmış olmakla birlikte, toplulaştırma yapılacak arazinin büyüklüğü ve sosyal / teknik engeller nedeniyle sınırsız köy projeleri, sanal toplulaştırma gibi ilave çalışmaların yapılması gündeme alınmalıdır. Özellikle akıllı tarımın birçok unsuru için daha büyük tarım arazilerine ihtiyaç zorunludur. “Tarımda makine kullanımının artması istihdamda sorun olacak” anlayışı yanlış bir yaklaşımdır. Tarımdan kaçış devam ederken, daha fazlasını üretmemiz gerekirken tarımsal mekanizasyon ve akıllı tarım, tarımı kolaylaştıracak ve çiftçimize daha çok sevdirecektir.
Tarım alet makinaları üretiminde çeşit, kalite ve rekabette ülkemiz, dünya standartlarının üzerindedir. Eksiğimiz kendi yürür katma değeri yüksek makinalarda üretim yapamamamız veya istenilen seviyede olmamak. Biçerdöver, traktör, kendi yürür ilaç makinesi gibi makineleri artık üretmemiz, ürettiğimiz makinaları kullanmamız, daha ötesi ihracatta yerimizi almamız gerekiyor.
“Ülkemizde tasarlanabilecek, üretilebilecek, geliştirilebilecek hiçbir ürünü, acil durumlar haricinde yazılım sistemini kesinlikle dışardan hazır olarak almayacağız. Gerekirse daha çok zaman harcayacak, daha çok para harcayacak ama mutlaka kendi tasarımlarımızı, ürünlerimizi, sistemlerimizi geliştireceğiz”. diyor Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN
2020 yılında Polatlı TİGEM’de toplum huzuruna çıkarılan elektrikli traktör eksiksiz değil illaki. İşe başlamak işin yarısıdır. Emeği geçen TAGEM Genel Müdürüne, girişimci sanayicimize ve çalışanlarına tarım camiası olarak minnettarız. Bu işin ciddiyetinden uzak önyargılı insanlara bu milletin evlatlarının neler yapabileceği birçok firmamızla birlikte ortaya konmaya devam edeceği inancındayım.
Milli Savunma Bakanlığının ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN gibi kuruluşları ve özellikle Konya’mızda Mevlana Kalkınma Ajansı işbirliği ile sipariş usulü milli firmalarına güvenerek ürettirdiği mühimmatla askerimiz ve polisimiz sınır ötesinde ve yurdumuzda destan yazmakta.
Tarım Orman Bakanlığı, savunma sanayiinden daha kolay olan akıllı tarım makinalarının, kendi yürür makinaların oluşabilmesi için zemin hazırlamalı. Garanti alım, sipariş usulü yerli firmalarımızla ülkemizde ihtiyaç duyulan ve duyulacak olan makine taleplerini üretmek için çalışma başlatmalıdır. Bünyesinde bulunan Tarıma Alet Makinaları Test Merkezi, üniversitelerimizin ilgili akademisyenlerini, bu konuda söyleyecek sözü, ruhunda heyecanı olan özel sektör temsilcilerini bir araya getirmelidir. İhtiyaç duyulan makinaları yoksa satın alırız anlayışının artık geride kalması gerektiğini düşünüyorum.
“Haydi gel haydi gel, haydi haydi haydi gel.
Birlik olursa millet, kalmaz ortada engel.
Biz bize biz bize, biz yeteriz biz bize,
Birlik ruhumuz ile, gerçekleşir mucize.” diyor vatana destan yazan Mustafa Yıldızdoğan.
Tarımsal kalkınmada, mekanizasyon açısından önem verdiğimiz bir diğer konu ise ortak makine kullanımı. Ortak makine kullanımında ülkemizde şimdiye kadar uygulanan metotlar, tarımın kendine özel zaman kısıtları, ortalama arazi büyüklükleri ve özellikle çiftçilerimizin sosyal alışkanlıkları nedeniyle başarılı olamamış durumda. Tarımsal gelişmiş ülkelerde ortak makine kullanımı modelleri incelenip ülkemize özgü bir model oluşturulmalıdır. Arazi toplulaştırması tamamlandıktan sonra düzgün şekilli yeterli parsel büyüklükleri ile özellikle akıllı tarım makinaları için ziraat odaları, tarımsal kooperatif ve birlikler bu sistemin çiftçi tarafından kullanılması için devreye alınmalıdır.
Bu konuda gündemde olması gereken en önemli konu ise eğitim. Çiftçi duyduğuna değil gördüğüne inanacaktır. Çiftçi kuruluşları tarafından modern tarım teknolojilerinin kullanımına yönelik eğitim programlarının yanında devlet desteklerinin üretimi arttırıcı gerçekçi çalışmalara yönlenmesi için bu konunun tekrar gözden geçirilmesi gerekir.
#topragınadamı



