Elektrik Faturaları Sulu Tarımı Tehdit Ediyor
Üreticilerin elektrik faturaları, ödeme zamanı ve miktarı olarak tahammül ve dayanma sınırlarını zorlamaya başladı.
Çiftçileri sulu tarım alanlarında kuyuların neredeyse nefes almadan çalıştırılacağı önümüzdeki aylarda gelecek yüksek miktar faturalar oldukça zorlayacaktır. Tarımsal üretimde tohum, mazot, ilaç ve gübrede yüksek girdi fiyatından şikâyet edilirken son 2 yıldır sulamada kullanılan elektriğe gelen zamlar diğer girdi kalemlerini tartışmanın dışına itti.
Hangi tür ürün ekimi yapılırsa yapılsın sulu tarımda elektrik bedeli toplam giderin 1/3 seviyelerinde seyrederken, sulama enerji giderleri diğer girdilere eşitlendi ve yıllık toplam üretim giderinin yarısına çıktı. Önümüzdeki yıllarda sulu tarımdan kaçış hikâyeleri mi duyacağız yoksa bu gidişle? “Kız, oğlan kaçırmış benzetmesi gibi elektrik fiyatları yüzünden sulu tarım yerine kıraçta üretim seçeneği mi gündeme gelecek! ” Bakın tahammül sınırları imkânsıza dönüşse çiftçi üretimden yine kaçmayıp üretim şartlarını değiştirir. Üreticinin kıymetini bilelim.
Su kaynaklarımızı etkin ve verimli kullanalım, sulanabilir alanlarımızı arttırmak için havzalar arası su transferi yapalım, “Milli Su Planı” nı oluşturalım diye program ve çalışmalar yapılırken üreticimizin hevesini kıracak bu gelişmeleri seyretmek yerine çözüme kavuşturmamız gerekiyor. Gelecek yıllarda sulu tarımdan kaçış hızlanırsa üretim azalacağı için, daha çok ithalat daha çok dışa bağımlılık olacak.
Pandemi ile tarımın önemi anlaşıldı deniyor ya Kasım 2019‘da yapılan “3. Tarım Şurası”ndaCumhurbaşkanımızın Gıda Güvenliğinin en az Milli Güvenlik kadar önemlidir vurgusu; tarımın stratejik önemine, dışa bağımlılık, ithalat ve küresel şirketlerin rolüne dikkat çekmesi tarım camiasını memnun etmişti. “Gıda güvenliği milli güvenlik kadar önemlidir” vurgusu, “Temel gıda ürünlerinde dışa bağımlı olmak en az savunma sanayinde dışa bağımlı olmak kadar tehlikelidir.” sözleri şimdi daha değerli ve anlaşılabilir oldu.
“Milli Su Planı” dediğimiz sevdamızın hasreti burada işte. 112 milyar m3 su kaynağımızın yüzde 45’ini kullanırken yüzde 55 sınır aşan sular veya denize dökülen sular olarak fayda veremezken bir zamanlar 75 metrelerden su alınan yeraltı suları şimdilerde 200-300 metrelere inmiş, bu derinliklerden çekilen suların da enerji değerleri katlanılamaz boyutlara doğru hızla gitmektedir, bu da işin cabası.
Burada tarım camiasına düşen konu şu: “Milli Su Planı”nın hazırlanması, yer üstü sularının tarımsal sulamada etkin ve verimli kullanılması; sürdürülebilir tarım, üretim zincirinin kırılmaması için ele alınması gereken öncelikli Devlet projelerinden birisi olması gerekir ispatını el birliği ile ortaya koymaktır. Hep diyoruz ya birçok konuda etkisini gücünden alan lobiler vardır ya, Türkiye’de en etkili ve güçlü lobi “tarım lobisi” olmalıdır. Çünkü geleceğimiz adına buna mecbur ve muhtacız.
Sulamada kullanılan enerjinin yenilenebilir enerjiyle çözülmesi konuşulmuyor değil. Güneş ve rüzgar enerjileri illaki devreye alınmalı ancak şu anki sorunumuz elektrik faturaları ve zamanı.
Haklı olarak feryat tarımsal sulamada kullanılan toplam elektriğin yarısını kullanan Orta Anadolu’dan yükseliyor. Ülke genelinde elektrik kullanımının yaklaşık yüzde 4’ü tarımsal sulamada, bunun da yarısı Orta Anadolu Bölgesi’nde tüketilmektedir. Önemli bir tüketici de Güneydoğu Anadolu Bölgesi olmasına rağmen bölgede uygulanan tarımsal sulamada kullanılan elektrikte yüzde 65 sübvanse destek, bölgede önemli bir rahatlama sağlayıp feryadı engellemektedir.
Elektrik bedelleri, çiftçilerimiz mahsul bedelini alıp almadığına bakılmaksızın aylık olarak fatura edilmekte ve aylık olarak tahsil edilmektedir. Tarımsal üretimde kullandığı elektriği kesilmesin diye bankalardan kredi çeken, kredi çekemeyip tefeciden para alan birçok çiftçi hikâyesi duyuyor ve bu duruma gerçekten çok üzülüyoruz.
Tarımsal üretimde yerli ve milli üretimin ne kadar önemli olduğunun anlaşıldığı içinde bulunduğumuz 4 aylık pandemi döneminde her türlü riski göze alarak üretimine devam eden çiftçilerimizin talebi, en az elektriğe gelen zamlar kadar elektrik bedellerinin hasat dönemlerinde ödenmesi.
Sulu tarımda maliyetin yarısı elektrik enerjisi oldu. Türkiye için tarımsal üretim yapan çiftçilere diğer bazı sektörlerde uygulandığı gibi mutlaka özel tarife uygulanıp makul düzeye indirilmeli. Çiftçiye elektrik daha uygun fiyattan verilmeli. Özel tarife ve dönemsel ödeme ile elektrik faturaları aylık değil, dönemsel tahsil edilmeli. Eğer özel tarife ve fiyat uygulama imkânı yoksa bölgeler arası ayrıcalıklar ortadan kaldırılmalı, Ülkemizin her bölgesinde tarımsal sulamada kullanılan elektrik bedeli için sübvanse ve desteklemeler eşitlenmelidir. İlk taksit klasik harmanımız, üreticimizin borçlanma ayı temmuz-ağustos aylarında, ikinci taksit adeta ikinci harman durumuna gelen ekim-kasım aylarında ve yıl sonu aralık itibarı ile de yıllık yekûn mahsuplaşması yapılmalıdır. Böyle bir uygulama üreticiyi rahatlatacaktır.
Çok defa farklı ortam ve toplantılarda gündeme gelen elektrik fiyatları ve aylık fatura ödeme durumunda, maalesef hiç kimse üretici lehine taşın altına elini koymadı. Talep ve temennilerden öteye geçilmedi.
Aylık ödemeden başka uygulamanın “Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği”nde yeri vardır. Beşinci Bölüm Sayaç okuma ve faturalama başlığında; 32.(2) Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliğinin 35’inci maddesinde belirtilen mücbir sebep halleri ile ağır mevsim şartları, dönemsel kullanım ve benzeri nedenlerle okuma yapılamaması ve Kurul tarafından uygun görülen haller dışında, dağıtım bölgesinin genelinde ya da belli bir bölgesinde birinci fıkraya aykırı genel uygulamalar yapılamaz. Bu fıkra kapsamındaki kullanım yerlerinde sayaçlar yılda en az iki defa okunur.
Hadi hep beraber karar verelim, dünyanın alarmda olduğu, gıda güvenliği, yerli ve milli üretimin hiç bu kadar önemli olmadığı bir dönemden daha mücbir bir sebep olabilir mi?
“Bir metre iş yapmayı, bir kilometre söz vermeye değişmem.” diyor James Hovvell
Söz vermeden öte, hadi! İşin ucundan tutalım. Olağanüstü durumları yaşadığımız günümüzde en önemli kaygı, gıdada güvenlik ve kendi kendine yetebilirlik. Mücbir sebep dediğimiz “Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği”nin 32.2 maddesini yaşadığımız olağanüstü durumda üretici lehine pansumana dönüşmesi için hep birlikte mücadele edelim.
“İdealler yıldızlar gibidir. Onlara belki ulaşamazsınız ama bakarak yönünüzü tayin edebilirsiniz.”diyor Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ
“Milli Su Planı” ile ülkemiz su kaynaklarının her damlasını katma değere dönüştürme idealimizi ve sevdamızı daima canlı ve diri tutacağız.
#topragınadamı



