Celil Çalış – Toprağın Adamı

GÜNE BAKIYORUZ, AYÇİÇEĞİ ALARM VERİYOR!

Ekonomik egemenlimizin önemli alanlarından birisi de tarımda üretim zincirinin devam etmesidir. Önümüzdeki yüzyıl tarım ve enerji yüzyılı olacak diye hep söyleyegelirdik! Tarımın öneminin arttığı değil, anlaşıldığı bugünlerde üretici, tarımsal ticaret, AR-GE ve Kamu olarak tarımda dünü değil geleceği konuşmamız gerekiyor. Çokça tekrar ettiğimiz ülke ihtiyaçlarını üretim yanında tarımsal ticaretin hedeflerine uygun yeniden üretim planlamasından kaçış yok, yapmak zorundayız.

 “Tarımda kendi kendine yeterlilik” ile “yerli ve milli üretim” kavramlarının şaka veya bir slogan olmadığı, gelecek adına zorunlu bir bakış olduğunu toplumun her kesimi kabul eder. Umarım Büyük Önder Atatürk’ün “Milli Ekonominin Temeli Ziraattır” sözünün ne anlama geldiğini ve derinliğini anlayabilmeyi umuyorum.

Ülkelerin geleceklerini yeniden dizayn etmeye hazırlandığı bugünlerde; savunma sanayii, enerji ve tarım sıralamasının yeri değişmiş veya önemi eşitlenmiştir. Biz ne yapacağız peki? Temel gıda ürünlerinin planlamasında 2025 yılını 2024 Ağustos ayında yayımlanan Bitkisel Üretimde Yeni Destekleme Modeli ve Üretim Planlaması konusundaki Cumhurbaşkanlığı Kararına rağmen kaçırmış olabiliriz. Yeterli olmayan ve zorunlu ithalat yaptığımız bazı ürünlerde 2026 yılını hedefe koyup öncelikle ihtiyacımıza göre yönlendirme yapılabiliriz, tabi ki destekleme programımızı hedefe göre planlamalıyız.

Türkiye’nin ihtiyacı olan yağlık ürünler içinde önemli bir yere sahip olan ayçiçeği ekilişleri tamamlandı. 2021-2022 yıllarında yaşanan pandemi ve Rus-Ukrayna savaşının tedarik zincirini kırıcı etkisi ile üreticiyi memnun eden fiyatlara ulaştığından ekiliş alanlarında hissedilir bir artış oldu.2023 yılında fiyatların düşmesiyle 2024 yılından sonra 2025 ekiliş yılında da ciddiekiliş alanları daraldı.

Ayçiçeği; son yıllarda ekiliş ve veriminde ciddi artış sağladığımız ana ürün konumuna gelmişti. Son 10 yılda ekiliş alanı 550 bin hektar iken 900 bin hektara çıkmış buna karşılık üretim 1.000.000 ton dan 2.000.000 ton ‘a yükselmişti. Üretim alanı %40 artarken verim %100 artmıştır. Sebebi modern tarım tekniklerini kullanan, verimi yüksek tohumlukların geliştirilmesi, özellikle Orta Anadolu’da sulu tarım alanlarında üretimin ve birim alandan alınan verimin arttırılmasını gösterebiliriz.

2021 yılında, 2,2 milyon ton,2022 yılında 2,30 milyon ton, 2023 yılında 1,9 milyon ton, 2024 yılında TUİK verilerine göre 1,85 milyon ton, piyasa verilerine göre 1,35 ton üretime ulaşmamıza rağmen bir o kadar değişik kalemlerde ayçiçeği ithalatı yapmış durumdayız. Türkiye’nin ayçiçeği üretiminde kendine yeterlilik oranı %59’lara çıkmışken son 2 yılda üreticinin başka ürünlere kayması ile %35’lere gerilemiştir. Açığımız olan yaklaşık 2 milyon tonu ya üretmek zorundayız ya da almak zorundayız.

Bugün ayçiçeği üreticisi başı çeken Ukrayna, Rusya, gibi ülkelerde üretim fazlalığından Türkiye’deki fiyatların altında bir dış alım fiyatı ile ürün bulmak mümkün görünse de aslında bizde üretim düştükçe ithal edeceğimiz ürünlerin fiyatının artmakta olduğu kaçınılmaz bir gerçektir. Bununla birlikte son yıllarda ana üreticiler (Rusya) ek ihraç vergilendirmeleri ve kısıtlamaları uygulamakta ve çekirdek yerine ayçiçeği küspesi ve ham yağ satışına dönmekteler. Yeterli üretim yapamadığımızdan kaynaklı oluşan ve oluşacak olan fiyatlar sanayicinin de başka sektörlere kaymasına neden olmakta.

Dünya yağlık Ayçiçek üretimi 2024 sezonunda yaklaşık 52 milyon ton olarak gerçekleşirken, 2025 için 60 milyon tonu aşması beklenmektedir. Özellikle ana üreticiler olan Rusya (19,5 milyon ton) ve Ukrayna’da (15,5 milyon ton) bir önceki yıla göre 8 milyon tonun üzerindeki üretim artışları özellikle hasat döneminde fiyat baskılayıcı etki oluşturacaktır. Ticarete konu ayçiçeği küspesi ve ham yağ bu değerlendirmelerin dışındadır.  Oluşan fiyatlarla ülkemizde ayçiçeği üreticisi 2025 yılında olduğu gibi 2026 yılında da başka ürünlere yöneleceği gözükmekte. Ayçiçeği ticareti ve sanayicisi bunun sancısını 2024’te olduğu gibi 2025 ve 2026 yıllarında çekecek. Tabi yansıması yine tüketiciyi etkileyecek. Tekrar edelim mi! “Tüketicinin korunması üreticiyi korumaktan geçer.”

Üreticilerimiz ürünlerini miktar ve kalite olarak en üst düzeye çıkarma gayreti içerisindeyken kulakları açıklanacak ve oluşacak fiyatlardaydı elbette. Türkiye, yağlık ayçiçeğinde dünyanın en büyük ithalatçısı konumunda. Çekirdek/tohum veya ham yağ olarak “Dahilde İşleme Rejimi” kapsamında ithalat yapılıyor. İşlendikten sonra bir bölümü rafine yağ olarak ihraç ediliyor. Bu nedenle uygulanan dış ticaret politikası çok önemli. Gümrük vergileri sık sık indiriliyor, yükseltiliyor. Genellikle hasat döneminde vergi artırılarak üretici korunuyordu.

Hasat devam ederken gümrük vergisinin artırılarak üreticinin korunması gerekiyor. Gümrük vergisinin sıfırlanması veya azaltılması sanayici için dış alımı daha avantajlı kılmakta ve ithalatla ayçiçeği daha düşük fiyatlarla satışı ile üretimden hızla çıkmaktadır. Tedbir şart!

TMO tarafından ithalata karar verilirken ham yağ yerine yağlı tohum ithalatına öncelik verilmesi, böylece kırma tesislerinin çalışması sağlanarak katma değerin ülkemizde kalmasının sağlanması, Çekirdek olarak bulunamayan dış alımlarda işleme yapan tesislere işlediği kadar ham yağ ithalat izni verilmesi ile sürece sadece ticaret olarak bakan ithalatçı firmaların kazanç odaklı manipülasyonlarının önüne geçilmiş olacaktır. 

Üretim istenen seviyeye ulaşıncaya kadar TMO tarafından çiftçiden doğrudan Ayçiçek alımı yapılması, böylece hem çiftçi için satış garantisi ve devlet güvencesi inşa edilirken sanayici açısından da hasat sezonu dışında yerli hammaddeye ulaşım kolaylığı ve finansın daha etkin yönetiminin sağlanmış olacaktır.

Başka bir seçenek olarak ülke Ayçiçek yağı ve küspesinin arz güvenliğini sağlayacak miktarda üretim için sözleşmeli üretim modeli uygulaması Tarım Orman Bakanlığınca desteklenerek, sözleşmeli üretim yaptıran firmalara sözleşmeli üretim desteği verilmesi durumunda yeterli üretim sağlanacak, oluşacak fahiş fiyat veya manipülasyon korkusu üretici ve sanayici açısından bertaraf edilecektir.

Ukrayna, Rusya gibi ayçiçeği dış satımı yapan ülkelerle bizim üreticimizin üretim maliyetleri açısından kapatılamaz farkları bulunmaktadır. İklim şartları ve yağış rejiminden dolayı Trakya ve Karadeniz’de üretilen ayçiçekleri hariç sulama yaparak ayçiçeği üretmek zorundayız. Ayrıca topraklarımızın organik madde miktarının yetersizliğinden dolayı gübreleme yapmak zorundayız, hem de yoğun gübreleme. İthalat yaptığımız ülkelerde sulama enerji maliyetleri ve gübrelemede yapılacak masrafların azlığını veya olmadığını düşünürsek bizim üreticilerimizin rekabet şartlarının zorluğu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca rekabet edilen ülkelerde çiftçiye oluşturulan sübvanse ve destekleme oranları karşılaştırılırsa Türk çiftçisi ayçiçeği üretiminden karlılık sebebi ile kaçacaktır.

Kısa bir hesap yapacak olursak; Türkiye’de sulu ayçiçeği üretiminde 21-22 TL/Kg kendi tarlası, 26-27 TL/Kg kiralanmış tarlada üretim maliyeti ortaya çıkıyor. Dünya piyasasının 21 TL/Kg olduğu günümüzde satış fiyatı ve üretici karı dikkate alınarak Tarım Orman Bakanlığımızın alması gereken acil tedbirler olduğu gözükmektedir.

Gümrük vergisinin azaltılması veya arttırılmasının uygulamaya konulmasında, Ticaret Bakanlığımızın tarife kontenjanı uygulamasına göre değil, Tarım Orman Bakanlığımızın ülke arz güvenliğimizin sağlanması için gerekli üretimin yapılması hedeflerine göre yapılması gerekmektedir.

Ayçiçeğinde örnekleme yaptık; mısırda, soyada kendimize yeterli değiliz. Bu ürünlerde üretim fazlası olan ülkelerin ihracat yasaklarından olumsuz etkilenmemek için, ayçiçeği örneğinde anlattıklarımız diğer ürünler için de planlama yapmamız gerekmektedir.

Türkiye genelinde 2024 yılı ekiliş alanları 2025 yılı ÇKS müracaatlarına göre 690 bin Hektar alanda ayçiçeği ekilişi yapılmış olup çerezlik ayçiçeğinde destek olmadığı için çerezlik ekimlerde yağlık gibi gösterilmiştir. Ayrıca desteği düşük ve destek kapsamında olmayan ürün ekilişlerinden büyük çoğunluğu destek alabilmek için yağlık ayçiçeği ekilişi olarak kayıtlara geçmiştir. Tüm bu bilgiler dikkate alınarak Tarım Orman Bakanlığı ÇKS kayıtları ile yağlık ayçiçeği ekilişlerinin arazi karşılaştırmasını yapmalıdır.

“Toprak o kadar cömert ki, dökülen her damla alın terinin karşılığını verir.” diyor, önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK.

Günümüzdeki savaşların silahı gıdadır, savunma sanayisi de tarımsal üretim olmuştur. Tarımda üretim zincirinin kırılmaması, sürdürülebilirliğin sağlanması ve hayatımıza keşkeleri almamak için tedbir alırken bugünlerde hızlı düşünüp karar vermeliyiz.

#topragınadamı

Celil Çalış

1973 Yılında Konya/Kadınhanı ilçesinde doğan Celil ÇALIŞ, Konya Çumra Ziraat Meslek Lisesinden 1992 yılında mezun olduktan sonra Tarım ve Köy işleri Bakanlığı Erzurum / Çat İlçe Müdürlüğünde Ziraat Teknisyeni olarak göreve başladı. Sırasıyla Antalya / Elmalı, Antalya /Alanya ve Konya İl Tarım Müdürlüklerinde değişik kademelerde görev yaptı.

Previous Post
Next Post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir