Celil Çalış – Toprağın Adamı

HAYVANCILIKTA NE HALDEYİZ?

Hayvanlarını iyi besleyemeyen toplumlar, kendilerini de sağlıklı besleyemezler. Beslenmesi yetersiz olanlardan, sağlıklı fikir ve sağlıklı üretim de beklenemez.

Balık, kümes hayvanları, büyükbaş, küçükbaş gibi hayvan etleri, en önemli protein kaynağı olmasının yanında; demir, B12, potasyum, çinko açısından da oldukça zengindir. Et yemeyen insanlar, bu besin maddelerini diğer besin kaynaklarından alabilirler ancak etin bir porsiyonunda bulunan aynı besin maddelerini elde etmek için bitki bazlı gıdaların bir kombinasyonunu tüketmelidirler. İnsanların günlük protein ihtiyacı, ağırlıklarının her bir kilogramı için bir gram olarak hesaplanır. Bu protein ihtiyacının yarısının bitkisel, diğer yarısının da hayvansal kökenli olması istenir. Oranından daha çok protein ihtiyacının karşılanması amacıyla gayret edip üretimin yapılmasını sağlamalıyız.

Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin kişi başına yıllık kırmızı et tüketimi ortalama 57 kg (16 kg büyükbaş ve küçükbaş eti + 41 kg domuz eti) ve Türkiye’de 15 kg (büyükbaş ve küçükbaş eti) kadardır. AB ülkelerinin kırmızı et tüketimi bizim tüketimimizin yaklaşık dört katıdır. AB ülkelerinde yaşayan insanlar günlük tükettikleri proteinin % 75’ini hayvansal kökenli ürünlerden (kırmızı et, balık, piliç, yumurta, süt ve sütten yapılan ürünler vb.) ve % 25’ ini bitkisel kökenli ürünlerden (tahıllar, baklagiller, sebze, meyve vb.) karşılamaktadırlar. Ülkemizde ise %40 hayvansal ve %60 bitkisel proteinden karşılanmakta olup kişi başına 42 gram hayvansal protein düşmektedir. Bu verilerle hayvansal ürünlerden herkesin yeterince faydalandığı söylenemez.

Protein muhtevası yönünden 6 kg saman =1 kg yonca, ENERJİ MUHTEVASI YÖNÜNDEN 3 KG SAMAN=1 KG SİLAJLIK MISIR

Ekilebilen tarım alanları toplamı 23.5 milyon hektardır. Bunun ancak 2.7 milyon hektarında yem bitkileri üretilebilmektedir. Dört yılda bir yem bitkisi ekilecek şekilde münavebe sistemi uygulamaya konularak, yem bitkileri ekilen alan miktarını yaklaşık 4 milyon hektara çıkarmak mümkündür. Kurağa dayanıklı Çayır Mera Yem bitkileri tohumu ıslahı, mera ıslahı ve yönetimiyle de meraların verimini ortalama % 25-50 artırmak mümkündür.

Türkiye’nin yaklaşık 16 milyon büyükbaş ve 48 milyon küçükbaş, 95 milyon kümes hayvan varlığı bulunmaktadır. Burada bir açıklama yapmak gerekirse; 2020-2023 yılları arası büyükbaş hayvan sayısı 18 milyondan 16 milyona, küçükbaş hayvan sayısı 53 milyondan 48 milyona, kümes hayvanı sayısı 120 milyondan 95 milyona gerilemiştir. Mevcut hayvan varlığı yaklaşık (1BBHB=500 kg canlı ağırlık) 20 milyon BBHB dir. Bir BBHB karşılığı yıllık tüketilecek kuru kaba yem miktarı yaklaşık 4.4 ton olup toplamda 88 milyon tondur.

Bu ihtiyaca karşılık üretilen kaba yem miktarı yonca=9.5 milyon ton; korunga=1.0 milyon ton; fiğ=1.8 milyon ton; silajlık mısır=16 milyon ton ve meralar (çayır dahil) =10 milyon ton /yıldır. Toplam kaba yem üretimi= 38 milyon ton Geri kalan 50 milyon ton yem açığı ise pancar posası, değirmencilik atıkları, tarla atıkları beslenme değeri çok az olan sap saman vb. kalitesi düşük kaba yemlerle karşılanmaktadır. Protein ve enerji açığını kapatmak için son yıllarda yaklaşık 11-12 milyon ton yem ham maddesi ve yem katkı maddesi ithal edilmektedir. Burada belirtmemiz gereken önemli konu yağış yetersizliğinin etkisiyle çayır mera alanlarımızdan istediğimiz verimi alamamamızdır.

Hayvancılıkta en önemli sorunlardan birisi de çobancılıktır. Adı Afgan çoban olarak yer bulmuş ancak Özbek, Türkmenlerden oluşan çoban temini tamamen kaçak yollarla yapılmakta, ülke hayvancılığı resmen kilitlenmiş durumda. Köylerde komşu komşunun, kardeş kardeşin 500-1000 TL fazla vererek çobanını çalmaktadır. Çoban ücretleri 18-20 bin TL limitlerini zorlamaktadır. Kaçak yapıyı engellemek ve kayıt altı geçici işçi çalıştırma yolu tercih edilmelidir. Üretici kaçak çobanıyla jandarma veya polis denetimine takılsa insan kaçakçılığı ile yargılanabilecektir. Çalışma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Tarım Orman Bakanlığı bir protokol ve oluşturulacak ofisle çobanlar kayıt altına alınmalı, sağlık güvenceleri sağlanmalıdır. Oluşturulacak ofisle belirli bir rayiç bedeli belirlenmeli, üzerine ofis giderleri, sağlık güvenceleri eklenmeli, üretici çoban talebini bu birimden talep etmelidir. Geçici çalışma numarası ve izni verilen işçileri üretici bu birimden talep ederek sözleşme ile çalıştırmalı, çobanları yöneten kişilerin bu gariplerin çalışma ücretlerinin yarısına çökmesi de engellenmelidir.

2020 yılından bu yana büyük krize giren hayvancılık ayağa kaldırılmalıdır. Et ve süt ürünlerinde çözüm ithalat kozu asla olmamalıdır. Boşalan ahır ve meralar doldurulmalı, hayvancılık işletmelerinin önünü görebileceği üretim destekleme programlarını hayata geçirmeliyiz. Süt çeşmeden akmaz, et dalda yetişmez, yumurta gökten yağmaz. Karar verin ki biz de önümüzü görelim, diyor köylü. 7 gün 24 saat tam zamanlı çalışma ve ilgi isteyen hayvancılık işletmelerinde sürdürülebilirliğin sağlanması için karlı üretim yapabilir duruma getirmeliyiz. Ülkemizde büyük oranda küçük aile işletmelerinden oluşan hayvancılık işletmelerini ayağa kaldırıp üreticimizi işinin başına getirmeliyiz. Tüketici odaklı bir üretim modeli oluşturalım kabul ediyoruz ancak bunu sağlamak içim maliyetleri ortaya koyup destekleme politikamızı üreticinin ve tüketicinin korunduğu bir yapıda yenilemeliyiz.

Hesap basit; Süt üretiminde 1/1,5 süt yem paritesi uygulandığında işletme çalışabilir ve geleceğe umutla bakabilir. 1/1,3 süt yem paritesi süt maliyetinin karşılığıdır. 1 çuval yem 550 TL, 1 Kg yem 11 TL 10*1,5 = 16,5 TL olması gereken süt fiyatı. Ulusal Süt Konseyi tarafından 13 Ocak 2024 tarihi itibari ile uygulanan süt fiyatı 13,5 TL/Kg olup kasım ayı maliyeti 11,16 TL/Kg açıklanmıştır. Sütün şu anki maliyeti üreticide ortalama 13,5 TL/Kg üzerinde olup mevsim itibari ile süt üretimi düştüğü için bu fiyatlar uygulanmakta, mayıs ayı sonrası süt üretimi arttığında bu fiyatların altında kalacaktır.

Ulusal süt konseyi 600 kg canlı ağırlık 20 kg süt verimine göre hesaplama yapmakta olup, ülkemiz süt üretimi 12-15 kg arasında değişmektedir. Hayvanların sağlığı 6-7 yıl sağmal yapının oluşması için 20-25 kg süt verimi idealdir. 50-60 kg süt verimi İsrail, ABD gibi bazı ülkelerde alınmakta, hayvanın metabolizması 2 yılda bozulup sağmaldan çıkarılmaktadır. Vicdansızlar insanlığa yaptığı zulümü hayvanlarda da sömürücü olarak kullanmaktadırlar.

Et veriminde parite 1 kg karkas et için asgari 22 kg yem hesabı ile yapılmaktadır.  1 çuval yem 550 TL, 1 Kg yem 11 TL olup 1 kg karkas etin maliyeti 242 TL dir. Günümüzde Ulusal et konseyinin Aralık 2023 için uyguladığı, dana 248, düve 235, inek 228 TL olup maliyeti şimdilik kurtarmaktadır. Sürdürülebilir et üretimi için yeterli değildir. Aynı zamanda tüketici için yüksek fiyat olup üretici desteklenerek tüketicinin sağlık beslenme için et tüketimi sağlanmalıdır.

Üreticinin korunarak yerli ve milli üretimin desteklenip hayvancılık sektörünün ayağa kaldırılması için çareler ararken 27.12.2023 tarihimde Et ve Süt Kurumu kesimhane ve mezbahalara kesimlik hayvan ithalatı kozunu tekrar öne sürmüş, üreticinin kaygısını arttırmıştır. Yüksek sesle ifade etmeliyiz ki! Hayvancılık pansumanla tedavi edilecek bir sorun değil cerrahi müdahale gereklidir. Bunun da açıklaması üretici desteklenerek hayvancılık ayağa kaldırılmalıdır.

2023 yılında yaklaşık 1.5 milyar dolar olarak gerçekleşen canlı hayvan ithalatı 2024 te de devam edecek mi? Yoksa hayvancılık üretim hedefli projelerle desteklenerek ayağa mı kaldırılacak birlikte takip edeceğiz. Sorusunun cevabı Tarım Orman Bakanlığınca 2024 yılında 600 bin baş besilik sığır ithalatı hedeflendiği açıklaması ile cevabını bulmuş oldu. Öngörü yapmak yerine hayvancılıkta ayakları yere basan üretim odaklı destekleme politikalarının başlamasını bekliyoruz. 2025 te aynı nakaratı tekrarlamamak için hayvancılıkta içinde bulunduğumuz yetersizliği ve üretimden çıkış durumunu görmezden gelmemeliyiz.

Yerli ve Milli üretimin bir slogan olmadığı anlaşılmalıdır. İnsan ve hayvanımız için gerekli temel gıda maddelerinin iç piyasada üretilebilmesi için Bakanlıkça uygulanan mazot, gübre, tohum, yem bitkileri, yağ bitkileri, damızlık desteği, süt vb. desteklemelerde “Havza Bazlı Destekleme Modeli” ilandan öte geçmelidir. Ülkemizin arz talep dengesi kurularak kendine yetebilir bir üretim planlamasına acil ihtiyaç duyulmaktadır. Üretim planlaması ile bölgelerimizin iklim, yağış rejimi sulama imkânına göre havza bazlı ürün destekleme programı bölgesel avantaj ve dezavantajları göz önüne alınarak yeniden düzenlenmelidir. Yem ham maddesi açığının kapatılabilmesi için en çok ithal edilen ayçiçeği, pamuk, soya küspesinin iç tedariği ve bu ürünlerin gıda ve tekstil ürünleri ham maddesi için zorunlu münavebelerle ihtiyaç duyulan üretim miktarları yakalanmalıdır.

Sözün özü: Hayvancılık sektörünü canlandırmak için kaba yem ve kesif yem ham maddelerini içine alan bitkisel üretimimizi arttırmalıyız. Tükettiğimizden fazlasını üretemediğimiz sürece bu mesele hep gündemde sorun olarak kalacaktır.

Tekraren söylememiz gerekirse: “Bu ülkeye kendi insanından ve kendi hayvanından başkasının faydası yoktur.” diyor, rahmetli  Ord. Prof.Dr. Kadri Bilge EMRE hocamız.

Meseleyi Tarım ve Orman Bakanımıza, üreticilerimizi Allah’a emanet ediyorum.

#topragınadamı

Celil Çalış

1973 Yılında Konya/Kadınhanı ilçesinde doğan Celil ÇALIŞ, Konya Çumra Ziraat Meslek Lisesinden 1992 yılında mezun olduktan sonra Tarım ve Köy işleri Bakanlığı Erzurum / Çat İlçe Müdürlüğünde Ziraat Teknisyeni olarak göreve başladı. Sırasıyla Antalya / Elmalı, Antalya /Alanya ve Konya İl Tarım Müdürlüklerinde değişik kademelerde görev yaptı.

Previous Post
Next Post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir