KARINCALAR GİBİ ÇALIŞMALIYIZ
Karınca deyince akla çalışkanlığın, iş bölümünün, sürdürülebilir yaşamın, sadakatle bağlılığın, bereketin, teşkilatlı bir çalışma yapısının tarifi gelir. Karınca küçük bir hayvan ama büyük işler başaran çok çalışkan canlılar olarak bilinir. Toplumda çok çalışkan ve atik olan birisine karınca gibi derler. Karıncalar sadece yazın çalışır kışın yer diye bilinir ama karıncalar hem yazın hem de kışın sürekli çalışırlar. Karıncalar akıllı varlıklardır, yuvalarını öyle bir yaparlar ki hem güneşi görür hem de yağmurdan etkilenmez.
Devler gibi eser vermek için karıncalar gibi çalışmak gerekir, der Necip Fazıl Kısakürek.
Yaşam sürdüğümüz her alanda sıklıkla karşılaştığımız, kimi zaman önemsemediğimiz karıncaların dünyası fazlası ile ilginçtir. Dünya üzerinde yaşam süren canlılardan en kalabalık popülasyona sahip olan canlılar karıncalardır. Buzlu kutup bölgelerinin dışında en çok tropik bölgelerde olmak üzere tüm coğrafyalarda yayılım gösterirler. Karıncalar yaban arıları ile aynı aileye mensuptur.
Karıncaların Özellikleri: İnsan ırkı dışında tarım yapabilen tek canlılardır. Çeneleri yardımı ile koparmış oldukları yaprakları toprak altında saklar, onları çiğneyip lapa haline getirir ve kuru yaprakların üzerinde mantar yetiştirir. Bu mantarların protein değeri oldukça yüksektir. En önemli faaliyetleri yuvalarının dışında besin arayışlarıdır. Karınca toplulukları içerisinde iş bölümü vardır. Aynı zamanda karmaşık problemlerin çözümü için bireyler arasında iletişim kurar. Bu özellikleri insanlar ile benzerdir.
3 adet mideleri vardır: Birinci kısım besinlerin emilmesi ve pompa görevi, ikinci kısım besinlerin muhafaza edilmesi, üçüncü kısım ise genişleyebilen yapıda olan kursaktır. Karıncaların kulakları yoktur. Ayaklarında bulunan özel yapılar sayesinde yerde oluşan titreşimleri ve sinyalleri yorumlayarak hareket eder. Ciğerleri yoktur. Fedakâr karınca, aç olan bir arkadaşına antenini temas ettirerek besin aktarımı yapar.
Karıncalar mideleri tamamıyla dolu olsa dahi açlıktan ölebilir. Çünkü karıncalarda sosyal mide vardır. Besinlerinin çoğunu buraya depolayarak diğer karıncaların beslenmesini sağlarlar. Sosyal midedeki besinlerden kendisi yararlanamaz.
Her karınca kolonisi kendisine has bir kokuya sahiptir. Her koloninin yaşam alanı yaklaşık yarım kilometre civarındadır. İçerisinde yiyecek depoları, havalandırma sistemi, yumurta bakım odaları, köprüler, çöp alanları, acil çıkışlar, kavşaklar ve bağlantılar bulunur. Böcek türleri arasında en fazla yaşayabilen canlı kraliçe karıncadır. Yaklaşık ömrü 28 yıldır. Bir karıncanın yaklaşık ömrü ise 45 ile 60 gün arasındadır. Öldükleri zaman anten yapısından ölümü çevresine haber veren bir sıvı salgılanır. Ölen karınca mezarlığa götürülür.
Üstünde karınca kolonileri bulunan küçük bir toprak yığını toprak altındaki karıncaların ne kadar meşgul olduğunun bir göstergesidir. Aslında karıncalar tahminimizden çok daha fazla miktarda toprağı bir yerden bir yere taşır. Bu kadar çok toprak ve kumu karıncaların nasıl hareket ettirebildiği sorusunu ise entomologlar değil jeologlar ve arkeologlar sorguluyor. “Hektar başına, karıncalar yılda 13 tona kadar toprak kütlesi taşır. Dolayısıyla besin döngüsünün sürdürülmesinde büyük bir etkiye sahip ve ayrıca bitki tohumlarının dağıtımında da belirleyici bir rol oynuyor.” Bilim imsanları, karıncaların çevre için önemine ve haklarında daha fazla araştırma yapılması gerektiğine dikkat çekti.
Karıncalar en çok bulunan böceklerden biridir. Toplam karınca popülasyonunun katrilyon sayılarında olduğu tahmin edilmektedir. Bin böcekten biri mutlaka karıncadır! Sayıları, küçük boyutlarını telafi ediyor. Doğadaki varlıkları ve çevreye yönelik eylemleri, içinde yaşadıkları habitatların refahı için çok önemli canlılardır. Bilimsel bir çalışmada dünyada insan başına 2.5 milyon karınca varlığı tahmin ediliyor.
Karıncalar organik atıklar, böcekler veya diğer ölü hayvanlarla beslenerek ayrıştırıcı görevi görür. Çevreyi temiz tutmaya yardımcı olurlar. Yuvalarını ölü veya hastalıklı ağaçlara yapan marangoz karıncalar, ahşabın çürüme sürecini oldukça hızlandırır. Karıncalar ayrıldıktan sonra galerilerde mantar ve bakteriler büyür ve büyük yüzeylerde lignin ve selülozu parçalar.
Karıncalar, diğer böceklerin ve yumurtalarının avcılarıdır. Doğal ortamlarında, ağaçkakanlar ve diğer böcek öldürücü böcekler de dahil olmak üzere birçok omurgasız ve omurgalı için besin kaynağıdır.
Sular yükseldikçe balıklar karıncaları yer, sular çekildikçe de karıncalar balıkları yer. Kimse bugünkü üstünlüğüne gücüne güvenmemeli. Çünkü kimin kimi yiyeceğine suyun akışı karar verir. (Afrika Atasözü)
Karıncalar galeri ve tünel kazarak toprağı havalandırmaya yardımcı olur. Zirveye çakıl ve parçacıkları getirerek toprağı işlemektedir. Diğer birçok karınca türü gibi marangoz karıncalar da verimli işçilerdir. Karınca yuvaları, yeraltı tünellerini kazan işçi karıncaların bir farklı türüymüş gibidir. Aslında karıncalar genel olarak toprak kurtları da dahil olmak üzere diğer organizmalardan daha fazla toprağı hareket ettirir. İşçi karıncalar koloninin tünellerini kazarken, yer değiştirmiş toprağı koloniden dışarı taşıyarak ve girişin yakınına bırakarak atar. Ayrıca kolonide bulunan çöpleri de bu şekilde atar. Bu küçük pislik ve çöp parçalarını çenelerinde taşır. Genellikle bu malzeme kombinasyonu karınca yuvasının tepesine bırakılır, bu nedenle bazı karınca türleri karınca yuvalarına belirli bir şekil kazandırmak için çalışsa da delikten koloniye geri kaymayacak şekildedir.
Karınca yuvaları, bazen çam iğneli, ince toprak, kum veya kil yığınlarından oluşan alanları tercih eder. Bir yuva için tercih edilen yerde bir işçi karıncanın taşıyamayacağı kadar ağır olduğu için içlerinde genellikle herhangi bir kaya veya çakıl taşı yoktur. Bazı karınca türleri, toprak veya kumla karıştırdıkları küçük çubuklar kullanarak hava şartlarından koruma sağlayan güçlü bir tümsek oluşturur. Çoğu zaman toprak, karınca yuvasının üzerinde filizlenen ve büyüyen, şeklini ve görünümünü etkili bir şekilde gizleyen tohumlarla kaplıdır.
Tüm karınca tepeleri, tünellerle birbirine bağlanan birçok oda ile iç içe geçmiştir. Bu küçük odalar ve fidanlıklar, yiyecek depolamak ve hatta işçi karıncalar için dinlenme yeri olarak kullanılmaktadır. Gün boyunca, işçi karıncalar, onları daha sıcak tutmak için larvaları karınca yuvasının tepesine yakın odalara taşır. Geceleri onları yuvanın alt odalarına geri götürür. Bu karınca yuvalarının tasarımı, karınca türlerine göre değişir. Bazı karıncalar toprak veya kumdan yumuşak, alçak tepeler oluşturabilir.
Yapılan çalışmalar ışığında gördüğümüz, karıncaların kendi yaşam faaliyetlerini devam ettirmek için toprak içerisindeki çalışmaları doğal toprak hareketliliğini sağlamaktadır.
İnanç değerlerimiz ışığında baktığımızda da karınca misali adımlardan çıkarılan önemli emir ve tavsiyeler bulunmaktadır elbette.
Cenâb-ı Hak buyurur:
“Süleymân’ın, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan müteşekkil orduları toplandı; hepsi bir arada düzenli olarak sevk ediliyordu. Nihâyet Karınca Vâdisi’ne geldikleri zaman, bir karınca: “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!” dedi.” (Neml 17-18)
“(Süleyman) onun (karıncanın) sözünden dolayı gülümsedi ve dedi ki: “Ey Rabbim! Beni, gerek bana gerekse ana-babama verdiğin nîmete şükretmeye ve hoşnud olacağın sâlih ameller işlemeye muvaffak kıl! Rahmetinle, beni sâlih kulların arasına kat!” diye yalvardı. (Neml, 19)
Kıtlık, borç, maddi sıkıntı gibi durumlardan kurtulmak isteyen insanlar, kâinatın yaratıcısı ve mülkün sahibi olan Allah’tan bolluk ve bereket isterler. Niyazlarını da Karınca (Bereket) duasını okuyarak dile getirirler. Dünyevi maddi sıkıntılardan, borçtan kurtulmak ve refaha ermek isteyenler peygamber, melek, kutsal kitap ve Ashabı Kehf isimleri yüzü suyu hürmetine Allah’a yakarırlar.
Okuyup araştırdığımız ve derlemeye çalıştığımız karıncaların yaşamı tüm canlılarda olduğu gibi beşer ama şaşar insanoğluna yol gösteren ışık tutan mucizevi bir serüven.
100 karınca bir damla suyu paylaşmış da bizler koca dünyayı paylaşamadık diyerek; azimli, kararlı, çalışkan fertler olmak için karıncayı örnek alıp darda kaldığımız zaman değil her zaman Karınca (Bereket) duasını dilimizden düşürmeden çok çalışmalıyız.
Karıncayı bile incitmeden deme, BİLE den incinir karınca. Söz söylemek irfan ister, anlamak İNSAN. (Fuzuli)
#toprağınadamı






