Celil Çalış – Toprağın Adamı

Orta Vadeli Programda Tarım, Sorun Uygulamada?

Tarım ve gıda sektörü son dönemlerde daha sık konuşulup, üzerinde tartışılarak, milli güvenlik meselesi olarak ele alınır hale geldi.

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından üç yıllık bir perspektif ile müştereken hazırlanan Orta Vadeli Program (2026-2028) Cumhurbaşkanı onayıyla Resmî Gazete ’de yayımlanarak 9 Eylül 2025 itibarıyla yürürlüğe girdi.

Programa göre; Tarımda verimlilik artışı ve katma değer odaklı dönüşümün sağlanması başlığında 15 madde de özetle; Tarım sektöründe, kaynakların etkin kullanımı ile modern tarım teknoloji uygulamalarının yaygınlaştırılması, üretim planlamasının etkinleştirilmesi ve sektörün sanayi ile etkileşiminin güçlendirilmesi yoluyla verimlilik artışı ve üretim kapasitesinde iyileşme sağlanarak sürdürülebilir ekonomik büyümeye katkıda bulunulacaktır.

Ticaret diplomasisi ve stratejik iş birliklerin güçlendirilmesi başlığında 6 madde de özetle; Artan korumacılık eğilimlerinin doğurduğu risk ve belirsizlikleri yönetmek için mevcut ticaret anlaşmalarının derinleştirilmesi, potansiyel ihracat pazarlarına yönelik yeni ticaret anlaşmalarının müzakere edilmesine yönelik ticaret diplomasisi araçları etkin bir şekilde kullanılacaktır. Dost ve yakın ülkeler başta olmak üzere, komşu ve çevre ülkeler ile uzak ülkeler dâhil farklı pazarlara yönelik ihracatımızın artırılması amacıyla ikili ve çok taraflı diyalog ve istişare mekanizmalarından azami düzeyde faydalanılacaktır.  İfadeleri ile OVP programında tarım güçlü şekilde yer buldu.

3 Nisan 2024’te yayımlanan Cumhurbaşkanlığı 2024-2028 5 yıllık Stratejik plan kapsamında, “Tarım ve Orman Bakanlığı 2024-2028 Stratejik Plan” da 7 amaç, 32 hedef ve 153 performans göstergesi yer aldı. Türkiye Yüzyılını “Üretimin ve Üreticinin Yüzyılı” yapmak için planlı, dirençli ve gelişime açık bir tarım sektörü oluşturmak için çalışacaklarını belirten Tarım ve Orman Bakanı İbrahim YUMAKLI, Stratejik Plan’daki sunuş yazısında kırsal alanların yaşam kalitesi ve refah seviyesinin artırılacağını, tarımsal girdi tedarikinde dışa bağımlılığın azaltılacağını ifade ederek, iklim değişikliği, göç ve jeopolitik risklerin altı çiziliyor.

28-30 Nisan 2025 günü 4. Tarım-Orman Şurasında görüşler 86 ana başlık, 21 Kasım 2019 da 3. Tarım Şurası’nın 60 maddelik sonuç bildirgesi, 2017 yılında Milli Tarım Projesi içinde uygulanacak projeler, desteklemeler ve çalışmalar belirlendi. 1 Ocak 2018 tarihinde uygulamaya başlanacak Milli Tarım Projesi’nin detayları kamuoyu ile paylaşıldı. 2004 yılında yapılan 2. Tarım Şurası’nın 36 maddelik sonuç bildirgesi, 1997 yılında yapılan 1. Tarım Şurası sonuç bildirgesi, 1923 yılında yapılan İzmir İktisat Kongresi’nin sonuç bildirgesinde yer alan başlıklarda aynı sorun ve çözüm hedeflerini oluşturmaktadır. Tarım Şurası kararlarına ve eylem planına bakıldığında “yeni ilk kez açıklanan” denilecek bir hedef görülmemektedir.  3. Tarım Şurası sonuç bildirgesinde Cumhurbaşkanımızın da söylediği gibi önemli olan söylemek, kararları almak değil, takipçisi olarak bunları uygulamaktır. Sorun uygulamada.

 Bu açıdan, kısır döngüdeki sorunları tartışmanın ve tespitlerin ötesine geçip, çözüm odaklı yeni yaklaşımlar geliştirmek ihtiyaçtan öte mecburiyet haline geldi.

Ülkemiz kamu yönetiminde şimdiye kadar; strateji, plan, vizyon adları altında yayımlanan pek çok çalışma sonrası ortaya konan sonuç bildirgesi ve metin var. Daha ötesi her “Tarım Bakanı” değişiminde bu çalışmalar ve ortaya konan stratejik hedef ve bildirgeler farklı adlar altında ve her defasında o ana kadar yapılmamış yeni bir çalışma yapılıyormuşçasına kamuoyuna takdim edilir.

Geleceğin güçlü Türkiye’sinin inşası için tarladan sofraya gıda üretimi ve en önemlisi gıda güvenliğini,üreticiden tüketiciye kadar zincirin tüm halkasından temsilcilerle mevcut durum ve sorun tespiti ötesine geçip vizyoner bir yaklaşımla somut çözüm önerilerini, kalıcı tarımsal projeleri hayata geçirmenin vakti geçirmemek gerekir.

Her gün bir yerden göçmek ne iyi,
Her gün bir yere konmak ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.
Dünle beraber gitti cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait…
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım… diye ne güzel söylemiş Mevlâna

SUYA GÖRE TARIM DEĞİL TARIMA GÖRE SU!

Tüm plan, program, şura çalışmalarının hayata geçmesi için ülkemizde tarımın önündeki en önemli sorun iklim değişikliğine bağlı olağan üstü hava olayları ve yağış azlığıdır. Ülkemizde su ve sulama yatırımlarını hayata geçirmeden diğer alınan önlemler ne kadar önemli olsa da çıkmaz sokağın başında oyalanmak gibi bir sonuca varacaktır. Son dönemde yönetmelikle kurulan havza su kurulu ve il su kurulu gibi kurullar suyun havza ölçeğinde etkili bir şekilde bütünleşik olarak yönetimi için yetersiz kalacaktır. Çünkü planlamadığınız şeyi yönetemezsiniz. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Politika Kurullarında Milli Bazda Planlama yapacak üst akıla ihtiyaç vardır. Bakanlıklar ve bünyesinde bulunan Genel Müdürlükler arasında çekişme ve görev karmaşası devam ederken Milli plan yapmadan havza bazında plan ve yönetim çalışmaları çıkmaz sokağın başında oyalanmaktan öte geçmeyecektir. Su yönetimi ve su kullanımında radikal bir düşünce değişikliğine ihtiyaç duyulmaktadır.

Gündemde olan Su Kanunu hazırlanırken dikkate almalıyız ki! İklim değişikliği küresel ısınma ve mevsim kayması artık ülkemizde her yıl kuraklık, sel, yangın, don, dolu afeti şekline farklı bölgelerde yaşanmakta ve üstü açık fabrika olan tarım alanlarını tehdit etmektedir. Doğal olarak yağışların yetersizliği ve mevsim normallerinden farklı düşmesi Orta Anadolu başta olmak üzere ülke tarımını tehdit etmektedir. Sulanabilir tarım alanlarının korunması ve arttırılması için ülkemizde “Milli Su Planı, Havza Bazında Su Yönetimi”uygulaması zarurettir. Bu kapsamda ülke havzaları arası su transferi Devlet Projesi olarak acil ele alınmalıdır.  Bunu başardığımızda Ülkemizin tarımı, ticareti ve sanayisi gelişecek, Türkiye’nin gayrisafi hasılasına olan katkısı artacaktır. Artan üretimle birlikte gelişecek olan gıda sanayisinin ihracatı cari açığımızın kapanmasına çok daha büyük katkı yapacaktır.

Uyanmalı dağım taşım, Dik durmalı eğik başım.
Ver elini arkadaşım, Yeni bir yol seçmek lazım.

Bunun için Harekete geçmek lazım diyor gönül insanı Mustafa YILDIZDOĞAN

Ülkemizin ekonomik kalkınmasında tarımın en önemli alanlardan biri olduğunun farkına vararak, kendine yeterli üretim yanında ihracat hedeflerimizi de tamamlayabilecek tarımsal altyapı, tarımsal bilgi ve görgü, tarımsal teknolojiye sahibiz. O zaman yapmamız gereken öncelikli hedeflerimize uygun bitkisel ve hayvansal üretimde, üretim planlamasını yaparak gıda güvenliğinin ön planda tutulduğu gıda sanayimizi ve tarımsal ticaretimizi şekillendirmek. Suya göre Tarım demek yerine, Tarıma göre Su temini yöntemlerini araştırıp hayata geçirmeliyiz. Neden sorusu ile aksayan yönlere suçlu aramak yerine nereden tutarsam faydam olur diye hedefe yönelik adımlar atmalıyız.

#topragınadamı

Celil Çalış

1973 Yılında Konya/Kadınhanı ilçesinde doğan Celil ÇALIŞ, Konya Çumra Ziraat Meslek Lisesinden 1992 yılında mezun olduktan sonra Tarım ve Köy işleri Bakanlığı Erzurum / Çat İlçe Müdürlüğünde Ziraat Teknisyeni olarak göreve başladı. Sırasıyla Antalya / Elmalı, Antalya /Alanya ve Konya İl Tarım Müdürlüklerinde değişik kademelerde görev yaptı.

Previous Post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir