Tarım Şurası Kararları ve Eylem Planı Türk Tarımında Heyecan Oluşturacak mı?
2019 Nisan ayında, tarım camiasının karşı duruşu ve ‘Aceleci bir yaklaşımdan vazgeçilip, tarım camiasında tüm yönleri ile tartışılmadan karar verilmemeli’ dediği, Türk tarımın özelleştirilmesini öngören “Tarımda Milli Birlik Projesi” yerine tarım camiasının tüm yönleri ile katıldığı, 17 Temmuz 2019 tarihinde çalışması başlayıp, 21 Kasım 2019 tarihinde Cumhurbaşkanımız tarafından 60 maddede sonuç bildirgesi açıklanan, 3. Tarım Şurası’nın başından sonucuna kadar “Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği”ni temsilen katılımcı ve takipçisi oldum.
Tarım ve Orman Bakanımız tarafından 30 Ocak 2020 tarihinde; 60 maddede yayımlanan Tarım Orman Şurası Sonuç Bildirgesi kapsamında, toplam 38 Eylem Planı belirlenerek, 2020’de 16, 2021’de 8, 2022’de 11, 2023’te ise 3 eylemin hayata geçirilmesinin planlandığı açıklandı. Şura çalışmalarında çok mücadele ettiğimiz ancak, alt başlıklarda yer alabilen toprak kaynaklarının, Toprak ve Su Kaynakları olarak eylem planında yer alması çok sevindiricidir.
3. Tarım Şurası’nda eylemler sekiz ana başlıkta toplanmış olup, bunlar;
-Tarımsal Üretim ve Arz Güvencesi
-Gıda Güvenilirliği
-Kırsak Kalkınma ve Pazarlama
-Balıkçılık ve Su Ürünleri
-Toprak ve Su Kaynakları
-Biyolojik Çeşitlilik, İklim Değişikliği
-Orman
-Kurumsal Kapasite
Açıklanan eylem planını sizlerle burada tartışacağız ancak, hepsini bir yazıda konuşmamız mümkün değil. Bu yazımızda Tarım şurasının ana fikrini vereceğiz.
17 Temmuz 2019 tarihinde açılışı yapılan farklı toplantı ve çalışmalarla olgunlaştırılan komisyon çalışmaları, “Benim de fikrim var” elektronik taleplerin toplanması ile geniş bir çalışma ve bilgi akışı imkânı sağlanmıştır. 18-21 Kasım tarihleri arasında yapılan Tarım Şurası çalışmalarında önemli emekler, paylaşımlar ve tartışmalar yapılmıştır. Çalışmalarda; üniversite, sivil toplum kuruluşları ve yurdun farklı noktalarından gelen kamu çalışanları samimiyetle önemli paylaşımlar yapmışlardır. Bakanlığın bazı çalışanlarının verilen görevin bir an önce yapılması ve mevcut Bakanlık uygulamalarının çalışma gruplarında dayatılması yönünde baskısı olmasına rağmen, çoğu bakanlık yetkilileri ortak aklın hakim olması yönünde bir anlayış sergilemişlerdir. Sağduyulu herkese buradan bir kez daha teşekkür ederim. Bunun yanında, üniversitelerimizden katılan bazı hocalarımızın ispat ve şova dönük ‘En iyi ben bilirim’ ‘Benim dediğim yazılacak’ yaklaşımına rağmen; Bakanlığın, Komisyon çalışma ilkelerine koyduğu oylama ile hedef ve strateji belirleme seçeneği, ortak aklın oluşturulmasına, çalışma gruplarında belirtilen görüş ve düşüncelerin genişlemesine fırsat oluşturmuştur,
1 Ocak 2018 tarihinde yürürlüğe giren, uygulamasını heyecanla beklediğimiz “Milli Tarım Projesi’nin yerine, tarım camiasında soğuk duş etkisi oluşturan tarımın özelleştirilmesini öngören ‘Tarımda Milli Birlik Projesi’nden (Semarat Holding bünyesinde yapılanma) vazgeçildiğini görmek, Türk Tarımı adına Şura’nın en önemli kazançlarındandır.
Tarım Şurası ve eylem planında öne çıkan sonuçlar ise;
– Tarımın, milli bir proje olarak ele alınması, Cumhurbaşkanımızın bizzat ilgilenmesi ve takip etmesi değerli bir yaklaşımdır.
– Gıda Güvenliğinin en az Milli Güvenlik kadar önemlidir vurgusu; Cumhurbaşkanımızın tarımın stratejik önemine, dışa bağımlılık, ithalat ve küresel şirketlerin rolüne dikkat çekmesi memnuniyet verici bir yaklaşımdır. “Gıda güvenliği milli güvenlik kadar önemlidir” vurgusu, “Temel gıda ürünlerinde dışa bağımlı olmak en az savunma sanayinde dışa bağımlı olmak kadar tehlikelidir.” sözleri önemli tespitlerdir.
– Su Kanunu; Aslında üzerinde en çok durulması gereken, tüm Türkiye özellikle Orta Anadolu’nun gelecek yüzyıllarını ilgilendiren Su Kanunu çalışmasında dersimize çok iyi çalışıp geleceğe yön verecek, “Milli Su Planı” başlığında havza bazlı su yönetimini öngören bir “Su Kanunu” çıkarmalıyız. Suyu olan bölgeler gelişim içindeyken, suyu yetersiz olan bölgeler geçim derdinde olacaktır. Türkiye 2023 – 2053 – 2071 hedeflerine geçim derdinde olanlarla değil, gelişim derdinde olanlarla ulaşacaktır. 1 Ocak 2018 de uygulanmaya başlayan Milli Tarım Projesi, Türk tarımı için çok önemli bir şans olup, Milli Tarım Projesi ile ‘Milli Su Planlaması’nın bütünleşmesi tarımsal üretim için bir şahlanışın başlangıcı olacaktır.
Üretim; sonucu olmayan dinamik ve sürekli bir yapıdır. Çalışarak alınması gereken çok yolumuz var. Bu nedenle Cumhurbaşkanımızın da söylediği gibi önemli olan söylemek, kararları almak değil, takipçisi olarak bunları uygulamaktır. Sorun uygulamada.
“Ümitsizlikten sonra nice ümitler, karanlıkların sonunda nice güneşler var” demiş Hz. Mevlana. Biz de Rahmetli Ord. Prof. Dr. Kadri Bilge Emre Hocamızın dediği gibi söyleyelim: “Bu ülkeye kendi insanından ve kendi hayvanından başkasının faydası yoktur”.
#toprağınadamı