Tarıma Teknolojik Bakış
Tarım ve gıda sektörü ülkeler açısından ulusal güvenlik kadar stratejik öneme sahiptir, sözünün ne anlama geldiği dünya tarafından söylenirdi şimdi kabul edildi. Dünyanın yaşadığı Koronavirüs (KOVID-19) salgınıyla birlikte tarım, sadece gıda değil istihdam ve ticaretiyle de ülkelerin politikaların da hayati değer kazanmıştır. Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere tarımsal üretimin sürdürülebilirliği ve desteklenmesi yeniden gözden geçirilmektedir.
KOVİD-19’la tarım yeniden ‘Yükselen Değer’ olarak ifade edilirken, ülkeler, tarım politikalarında yapısal değişikliklere gitmek zorunda kalmıştır. Bu bakımdan; tarımsal üretimi sürdürülebilir kılmak ve buna bağlı olarak ortaya çıkacak riskleri de göz önünde bulundurarak geleneksel üretim biçimlerini modern tarım teknikleri ile modernize etmek gerekmektedir.
4. Sanayi Devrimi olarak nitelendirilen Endüstri 4.0 sürecine de bağlı olarak, dijital dönüşüm ve akıllı sistemlerdeki gelişmeler tarım alanını da doğrudan etkilemiştir. Başta ABD, Avrupa ve Uzakdoğu’da olmak üzere tarımda da hızlı bir teknolojik dönüşüm atağı yaşanmaya başlamıştır.
Teknolojik dönüşümden ülkemiz tarımı da etkilenmekte ve tarıma yönelik sanayimiz de inovasyon ve Ar-Ge çalışmaları ile modern tarım tekniklerini üreticilerimize sunma gayreti içindedir.
Ülkemizde tasarlanabilecek, üretilebilecek, geliştirilebilecek hiçbir ürünü, yazılımı sistemi acil durumlar haricinde kesinlikle dışardan hazır olarak almayacağız. Gerekirse daha çok zaman harcayacak, daha çok para harcayacak mutlaka kendi tasarımlarımızı ürünlerimizi sistemlerimizi geliştireceğiz”. diyor Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN
Gördüğümüz şu; Cumhurbaşkanımızın bir anlamda talimat bir anlamda temennisi olan bu haklı görüşüne, talimat verdiği kamu kurumları çokta riayet etmemekte ancak temennide bulunduğu özel sektör daha iyisini nasıl yapabilirim çırpınışı içindedir. Bunları görüyor, şahit oluyoruz.
“Alınan görevleri yapmak ve yapıldığını takip etmek lâzımdır. Millet hayatında başarı devamlılığa bağlıdır.” diyor Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ
Tarımsal mekanizasyon üretiminde çeşit, kalite ve rekabet olarak ülkemiz dünya standartlarının üzerindedir. Eksiğimiz kendi yürür katma değeri yüksek makinalarda üretim yapamamamız veya istenilen seviyede olmamak. Biçerdöver, traktör, kendi yürür ilaç makinesi gibi makineleri artık üretmemiz, ürettiğimiz makinaları kullanmamız, daha ötesi ihracatta yerimizi almamız gerekiyor. Buda tarımsal mekanizasyona tarımsal otomasyon ve yazılımın münferit yerine sürdürülebilir hale gelmesiyle mümkün olacaktır.
Türkiye olarak tarımda teknolojik dönüşümü hızlandırmak için ise;
Arazi toplulaştırılmasına, Teknolojinin kullanılmasına yönelik altyapı çalışmalarına, Nitelikli üretici-genç çiftçi eğitimlerine, Kooperatifleşmeye, aktörler arası iletişime, desteklemelere ve finansal erişime önem vermemiz gerekmektedir.
Tarımda teknoloji kullanımı ile;
Yönetim avantajı sunan hassas tarım uygulamaları kapsamında yeni nesil akıllı ekipmanlar,
Dijital verilerle tarlanın hangi bölgesine ne ölçüde ve ne tür gübreler gerektiği, nasıl bir ilaçlama yapılacağı, bitkilerin sulama zamanı, toprağın durumu, tahmini hasat zamanı, detaylı ve gerçek zamanlı bir şekilde görülebilmektedir.
Drone teknolojisi ile havadan görüntüleme, topraktaki nem oranının tespiti, verim değerlendirme, hastalıkların teşhisi gibi ürün izleme çalışmaları yapılabilmektedir.
Akıllı sulama sistemleri sayesinde ise sensörler vasıtasıyla bitkinin ihtiyacına göre sulama yapılmakta, böylece hem su israfının önüne geçilmektedir.
Robot teknolojisi sayesinde çiftliklerdeki büyükbaş hayvanlar, robotik teknoloji tarafından sağılırken hayvanların takibi, yediği yem, verdiği sütteki yağ ve protein oranı, hastalık ihtimalleri de dijital olarak yönetilebilmektedir.
Bu dijital dönemin uygulama sahası sadece çiftçilikle de sınırlı değildir. İşin lojistik ve pazar ayağında ise hasatta ürünün taşıma aracına yüklenmesi, karayolunda nakliyesi, depoya teslimi ve satış sürecinin izlenmesi yine dijitalleşmenin bir unsurudur.
Tarımda uygulanabilir teknoloji ve otomasyonun hayata geçirilmesi için tarımsal altyapı çalışmalarının biran önce tamamlanması gerekmektedir. Bu alanda dikkat çekeceğimiz konu Ülkemizin sulanabilir alanlarının tamamının sulanmasının sağlanması için önümüzdeki TBMM çalışmalarına gelecek olan SU Kanunu’nun “Milli Su Planı”, “Havza Bazlı Su Yönetimi” ana fikrinde şekillenmesi gerekmektedir.
Tarımın Merkezinde teknolojiye önem vermeliyiz
Konya, tarımsal üretim, tarımsal ticaret ve tarımsal istihdam açısından ülkemizin en önemli merkezlerden birisidir. Hububat, şeker pancarı başta olmak üzere birçok tarımsal üründe birinci sıradadır. Küçükbaş, büyükbaş hayvan varlığı ile et, süt ve yumurta üretiminde de önemli bir potansiyele sahiptir.
Türkiye’nin tohumluk üretiminin yaklaşık yüzde 40’ını da karşılar hale gelen Konya’da organik tarımda da gelişme gözlenmektedir. Bu açıdan şehrimiz, ülkemizdeki tarımsal üretim ve tarımsal ticaretindeki faaliyetlere önemli kaynak ve fırsatlar sunmaktadır.
Bölgenin gıda ihtiyacını karşılayacak üretim potansiyeline sahibiz. Bu potansiyelimizi daha da yukarı çıkarmak için de tarımsal alt yapımızı güçlendirip, tarımda teknolojik dönüşümü hızlandırmalıyız. Birim alandan alınan verimi artırmak için yeni üretim teknolojilerinin kullanımı kaçınılmaz hale gelmektedir.
Tarımsal üretimde dünyada yedinci, Avrupa’da birinci sırada bir ülke olarak, gelecekte ortaya çıkması muhtemel olan gıda krizinde, gıda güvenliğini ve üretimde kendi kendine yetebilirliği sağlamak için sanayide olduğu gibi tarımda da 4.0’ı gerçekleştirmek mecburiyetindeyiz. Tarımsal üretimde Dünyada ve Avrupa da değerli olmak yeterli değil. illaki önemimizi üretimden sonra tarımsal katma değerde de ortaya koymalıyız. Bunun adresi tabi ki tarımsal teknolojinin en verimli şekilde kullanılması.
Tarımsal üretimde Dünyada, Avrupa’da sıralamaya girmemizden önemlisi tarımsal üretimin katma değer olarak getirisinin ne olduğu önemlidir. Öneri; tüm alanlarda olması gereken konuyu tarımsal alanda başlatalım. Tarımsal ürünlerde hammadde ihracatı zorlaştırılsın hatta yasaklansın. İhraç ürünlerimiz raf ürünü veya yarı mamul hale getirilerek ihracata izin verilsin. Biliyor ve inanıyoruz ki katma değeri en az beş kat artacaktır. Örnek mi; Fındık, Kestane.
Birbirimize sürekli gerçeği söyleyeceğiz. Felaket veya mutluluk getirsin, iyi veya kötü olsun daima gerçekten ayrılmayacağız. diye öğüt veriyor Atam Mustafa Kemal ATATÜRK
Unutmamalıyız ki beslenmemizle ilgili olan tarımı ancak stratejik, yenilikçi bir bakış açısıyla geleceğe taşıyabiliriz.
#topragınadamı





