Celil Çalış – Toprağın Adamı

TARIMDA KONFOR İÇİN AKILLI TARIM

Cicero, çiftçiyi “Gerçek çiftçi; ürününü göremeyeceği halde, toprağını eken adamdır.” diyerek tanımlarken, Emerson “İlk insan, ilk çiftçiydi.” diyor. Cenap Şahabettin ise “Ekinlere bir kere de çiftçi gözüyle bakınız; başakları hükümdar tuğlarından ve taneleri incirlerden daha kıymetli bulursunuz.” diyerek çiftçiliğin önemini vurguluyor. Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ise “Memleketimizin bir tarım memleketi olduğu ve genişliği göz önüne alınırsa, bizim başlıca kuvvet ve servet dayanağımızın toprak olduğu görünüryorumunu yapmış ve “Milli ekonominin temeli tarımdır. ” diyerek tarımın hakkını teslim etmiştir.

Her ne kadar alışıldı gibi gözükse de Rusya Ukrayna savaşı adeta dünya tarım ticaretini kaygılarla tehdit ve terbiye ediyor, tüm dünyada fırsatçılara da dar alanda geniş maniple imkanları bırakıyor.  Dünya ve ülkemizde oluşan girdi fiyatı maliyetlerinde tahmin edilemeyen, sonu öngörülemeyen girdi fiyatlarındaki artış gelecek planlamasını adeta üreticiyi Allaha havale durumuna getirdi. Tüm zorlukların yaşandığı bu günlerde, her türlü gıda ürününe ulaşabiliyorsak ve karnımız doyuyorsa, bunu çiftçilerimize borçlu olduğumuzu biliyoruz. Bu vesile, tarımın bütün paydaşlarının çok iyi bildiği bir hususu, tarımın önemini, şimdi tarıma en uzak kesimin bile fark etmesinden büyük bir memnuniyet duyuyoruz.

Geleneksel tarımdan koruyucu toprak işleme ve sıfır toprak işlemeye geçişte daha fazla karmaşık bir yapıya bürünen mekanizasyon araçları, hassas tarıma geçişte akıllı tarım makinalarını ve mekatronik unsurları da beraberinde getiriyor. Makinaların giderek daha kapasiteli ve deyim yerindeyse “akıllı” hale geldiği bu dönemde, bu yatırımların yapılabilmesi için kısa, orta ve uzun vadeli bir tarımsal mekanizasyon politikamızın olması oldukça önemli. Akıllı tarım teknolojilerinin alımını destekleyecek bir eylem planımızın olmaması halinde, tarımda gelişmiş ülkelerle rekabet etmemiz çok daha zor hale gelecek. Nitekim daha şimdiden “henüz yeterli talep olmasa da” Avrupa’da bazı gelişmiş ülkelerde satılan yeni tarım ekipmanlarının yüzde 70-80’inde akıllı tarım teknolojisi bileşeni yer alıyor.

Birlikte büyümenin ne demek olduğunu farklı konularda ispatlayan sivil toplum kuruluşlarının etkisini tarım makinaları sektöründe görmekteyiz. Tarım Orman Bakanlığı, Sanayi Teknoloji Bakanlığı başta olmak üzere TOBB, TARMAKBİR ve organize sanayi bölgeleriyle dünya ile rekabet koşullarını tarım makinaları sanayisi ve ülke iç pazarda üreticilerimize gelişen teknolojiyi buluşturmak, ihracatta kârlılığı sağlamak için var gücüyle çalıştığına şahit olduk ve bundan gurur duyduk. Başarılarının devamını diliyoruz.

Tarım Makinaları sektörümüz, genel makina ihracat sektörler sıralamasında 22 sektör arasında bir basamak gerileyerek 6. sırada yer almıştır.

Akıllı tarım kombine tarım makineleri diyoruz ama 120 beygir gücü üstü traktör üretimimiz yok. Ama kombine makine ve yüksek kapasiteli tarım makinelerini çalıştırmak için 120 beygir gücü üstü traktörlere ihtiyaç duyulmakta. Türkiye’de sektörün ihtiyaç duyduğu tarımsal mekanizasyon araçlarının tamamına yakını (150bg traktör dahil) imal edilmektedir. Bununla birlikte bu konuda istisnalar da vardır. Bunlar:

  • Satış adetleri bakımından üretimi rasyonel olmayacak ürünler (ölçek ekonomisi, marka tanınırlığı),
  • Çok büyük tarımsal arazilere ve işletmelere uygun kapasitede traktörle çekilir veya kendi yürür makineler (özellikle kendi yürür hasat makineleri (biçerdöver, pamuk hasat vb.)
  • Çok yüksek seviyede mühendislik içeren, özellikle akıllı tarım ekipmanları (mühendislik bilgi, teknoloji ve alt yapı gereklilikleri)

Bu gibi mekanizasyon araçları çok düşük bir seviyede imal edilmekte, ihtiyaçlar genel olarak ithalat yoluyla sağlanmaktadır. Sektörde ulaşılan konum dış ticaret verileri üzerinden değerlendirildiğinde, daha ölçülebilir sonuçlara ulaşılmaktadır. Buna göre 2000’lerin başında 20–30 milyon dolar seviyesinde ekipman, 30–40 milyon dolar seviyesinde traktör ihracatı yapan ve dış ticaret açığı veren Türk Tarım Makineleri Endüstrisi, bugün 1 milyar dolar seviyesini aşan ihracatı ile dış ticaret dengesini kurmaya hatta kayda değer bir ölçüde fazlasını vermeye başlamıştır. Bu değişim, ülke sıralamasından da izlenebilir. 2001 yılında 31. sırada olan ve toplam dünya ihracattan binde 3 pay alan Türkiye, 2023 yılını 15. sırada tamamlamış ve toplamdan aldığı payı yüzde 1,7’ye yükseltmiştir.

Bununla birlikte sektörün daha fazla gelişim göstermesi, öncelikle iç pazarın (yerel tarımsal işletmelerin) bu gelişime uygun makine talebinde bulunmasına bağlıdır.

Ülkemizde % 70 doğaya bağlı tarım yapma zorunluluğu, iklim kuşağı olarak yağış rejiminin yetersiz ve dengesiz oluşu tarımsal üretimi zorlamaktadır. Bunun yanında enerji fiyatlarının yüksekliği sulanabilir alanlarda kârlılığı ve üretimi zorlamaktadır. Dahası; küçük ölçekli, geçimlik ve yarı geçimlik çiftliklerin baskın olması gibi çeşitli yapısal darboğazların yanı sıra mevcut makine parkının da oldukça yaşlı ve güncel teknolojinin gerisinde olması, verimli üretimin önündeki bir başka engel.

Özellikle akıllı tarımın birçok unsuru için daha büyük tarım arazilerine ihtiyaç duyulmaktadır. “Tarımda makine kullanımının artması istihdamda sorun olacak” anlayışı yanlış bir yaklaşımdır. Tarımdan kaçış devam ederken, daha fazlasını üretmemiz gerekirken tarımsal mekanizasyon ve akıllı tarım, tarımı kolaylaştıracak ve çiftçimize daha çok sevdirecektir.

Tarım alet makinaları üretiminde çeşit, kalite ve rekabette ülkemiz, dünya standartlarının üzerindedir. Eksiğimiz kendi yürür katma değeri yüksek makinalarda üretim yapamamamız veya istenilen seviyede olmamak. Biçerdöver, traktör, kendi yürür ilaç makinesi gibi makineleri artık üretmemiz, ürettiğimiz makinaları kullanmamız, daha ötesi ihracatta yerimizi almamız gerekiyor.

“Ülkemizde tasarlanabilecek, üretilebilecek, geliştirilebilecek hiçbir ürünü, acil durumlar haricinde yazılım sistemini kesinlikle dışardan hazır olarak almayacağız. Gerekirse daha çok zaman harcayacak, daha çok para harcayacak ama mutlaka kendi tasarımlarımızı, ürünlerimizi, sistemlerimizi geliştireceğiz”.  diyor Sayın Cumhurbaşkanımız

Millî Savunma Bakanlığının ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN gibi kuruluşların iş birliği ile sipariş usulü milli firmalarına güvenerek ürettirdiği mühimmatla askerimiz ve polisimiz sınır ötesinde ve yurdumuzda destan yazmakta.

Tarım Orman Bakanlığı, savunma sanayiinden daha kolay olan akıllı tarım makinalarının, kendi yürür makinaların oluşabilmesi için zemin hazırlamalı. Garanti alım, sipariş usulü yerli firmalarımızla ülkemizde ihtiyaç duyulan ve duyulacak olan makine taleplerini üretmek için çalışma başlatmalıdır. Bünyesinde bulunan Tarıma Alet Makinaları Test Merkezi, üniversitelerimizin ilgili akademisyenlerini, bu konuda söyleyecek sözü, ruhunda heyecanı olan özel sektör temsilcilerini bir araya getirmelidir. İhtiyaç duyulan makinaları yoksa satın alırız anlayışının gündeme bile gelmesi bu kadar emek ve yatırımı ortaya koyan müteşebbislerimiz için haksızlık olacaktır.

“Akıllı Tarım Sevdirir” diyoruz ya bu konuda en önemli konu ise eğitim. Çiftçi duyduğuna değil gördüğüne inanacaktır. Çiftçi kuruluşları tarafından modern tarım teknolojilerinin kullanımına yönelik eğitim programlarının yanında devlet desteklerinin üretimi arttırıcı gerçekçi çalışmalara yönlenmesi için bu konunun tekrar gözden geçirilmesi gerekir. İşte bu konuda “Tarım Fuarları” görsel eğitimin en önemli ayağını oluşturmaktadır.

Fuar hem ziyaret, hem ticaret, hem tebessümlü bir geçmiş hem de umut vadeden bir gelecek. Bayram yeridir fuar, harman yeridir. Tarihi ta M.Ö 300’lere uzanan daha paranın olmadığı ama ticaretin takas yoluyla yapılarak insanların bir arada olmaktan mutluluk duyduğu tarihsel bir oluşumdur fuar. Avrupa’da, Asya’da, Amerika’da ve dünyanın daha pek çok yerinde binlerce satıcı ve alıcıyı bir araya getirerek büyük bir alış-veriş potansiyeli yaratmaktır fuarlar. Ticaretle ilgili ürün ve hizmetler, teknolojik gelişmeler, bilgi ve yenilikler tanıtılır fuarda. İhtiyacı olanlar satın alır bu yenikleri, ticaretini yapanlar satar. Sadece alan ve satan değil merak eden, aynı konularda aynı umudu taşıyan öğrencisi öğretmeni, kamusu, derneği, birliği, vatandaşı, bürokratı kadını erkeğiyle yılın belli bir zaman aralığında planlanmış bayram yeridir fuar.

Ticari ve iktisadi boyutu gittikçe ön plana çıkan fuarlarda katılımcı firma ya da kuruluşlar kendilerine ayrılmış alanlarda ziyaretçileriyle görüşmeler yapmakta, ürünlerini sergilemekte veya bu alanlarda kendi kurumsal renk ve imajlarına yer veren fuar stantlarında çeşitli görseller kullanarak kendilerini, ürünlerini ya da hizmetlerini tanıtmaktadır. Bu boyutuyla fuarlar aynı zamanda fuar hizmetleri endüstrisinin de doğuşuna neden olmuş, fuarların düzenlendiği kentlerde dekorasyon, konaklama hizmetleri, hosteslik hizmetleri, yiyecek içecek servisi gibi birçok alanda hareket ve finans alanları oluşturmuştur.

Konya pek çok konuda olduğu gibi tarım fuarları konusunda da oldukça iddialı olup, Türkiye’nin en büyük tarım fuarı özelliğini koruyan 8-12 Nisan 2025 tarihleri arasında Konya Tuyap alanında yapılacak olan Konya Tarım Fuarı organizasyonunda yine alıcı satıcı ilişkisi tersine dönecek. Yani firma temsilcilerinin, müşterilerinin kapısını çalarak bir şeyler söylemek, dikkatlerini çekmek için çaba göstermeleri yerine, fuar ziyaretçisi, yani alıcı kendi isteği ile parasını ve zamanını harcayarak, satın almaya, en azından bilgilenmeye hazır bir şekilde satıcının standının önünde beklemeye gelecek. Üretici o devasa makinaları gözleri ile tartacak, tarımda endişeli gelecek kaygısını teknoloji ile buluşturma, “Tarımda Konforu Yaşama” hevesiyle tekrar körükleyecektir. Sadece satıcı ve alıcılar değil tarım için kalbi atan pek çok insan Konya’da bir araya gelerek tebessüm ve umut dolu günler geçirecek. 27 ülkeden 454 katılımcı firma ile 242 bin ziyaretçi akışı ile 2024 yılı fuarını tamamlayan Konya da 2025 yılında da sadece Tarım Makinaları anlamında değil, ekonomik anlamda da şehrimiz 5 gün gümbür gümbür hareket yaşayacak.

Misafirlerimize hoş geldiniz derken alıcı satıcı ve ziyaretçilerin tarımsal üretim için teknoloji buluşmasının yeni heyecanlar ve hayallere yelken açmasını canı gönülden temenni ediyoruz.

#topragınadamı

Celil Çalış

1973 Yılında Konya/Kadınhanı ilçesinde doğan Celil ÇALIŞ, Konya Çumra Ziraat Meslek Lisesinden 1992 yılında mezun olduktan sonra Tarım ve Köy işleri Bakanlığı Erzurum / Çat İlçe Müdürlüğünde Ziraat Teknisyeni olarak göreve başladı. Sırasıyla Antalya / Elmalı, Antalya /Alanya ve Konya İl Tarım Müdürlüklerinde değişik kademelerde görev yaptı.

Previous Post
Next Post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir