Tarımın stratejik önemi dünyadaki ve ülkemizdeki nüfus artışına paralel olarak giderek daha da artmaktadır. Öngörülere göre 2050 yılına gelindiğinde tarım ürünlerine olan talebin karşılanabilmesi için tarım arazileri aynı kalmak şartıyla, tarımsal üretimin iki katına çıkartılması gerekmektedir. Tarım ürünlerine olan bu talep artışını, geleneksel yöntemlerle yapılan üretim yerine, hassas (akıllı) tarım, azaltılmış toprak işleme gibi yenilikçi üretim modelleri yaygınlaştırılarak karşılanabilir.
Arazi büyüklüklerinin artmadığı hatta azaldığı, su kaynaklarının giderek tükendiği dünyada, öngörülen tek çıkar yol, tarımda verimi artırmaktır. Verim artışına dair yöntemlerin başında ise “yüksek verimli ve daha dayanıklı ürün çeşitlerinin geliştirilmesi” ile iş gücü, zaman ve üretim maliyetlerinden tasarruf etmeye olanak sağlayan “mekanizasyon” şimdi o da yetmiyor “otomasyon” uygulamaları gelmektedir.
Tarımsal mekanizasyonun amacı, insan iş gücünün verimini artırarak yapılan işin maliyetini düşürmek olarak tanımlanıyor. Bu, direkt olarak birim iş için sarf edilen zamanın azaltılması veya dolaylı olarak birim alandan elde edilen verimin arttırılması ile gerçekleşir. Makineli tarım sayesinde insan gücünden çok daha kuvvetli olan motor gücünden istifade edilir.
Toprak işleme, ekim, dikim, gübreleme, ilaçlama, hasat, harman, nakliye gibi işlemler makine ile daha hızlı ve istenilen şekilde yapılır. Örneğin bir taş toplama makinası ile tarımsal amaçlı kullanılamayan topraklar tarıma açılır. Makinalar sayesinde ürünün hasadı iklimsel şartlardan etkilenmeden, zamanında ve hızlı bir şekilde yapılır. 5 sıralı pamuk toplama makinesinin 150 dekar tarlada 10 saatte topladığı pamuğu aynı sürede toplamak için 450 işçi gerekmektedir. Suyun daha verimli kullanılması için en büyük iş yine bir tarımsal mekanizasyon ekipmanına, damla sulama veya bir yağmurlama sulama sistemine düşüyor.
Tarih; traktörlerin, ekim makinelerinin ve hasat makinelerinin kullanılmaya başlanmasıyla, tarımsal üretimde kalite ve verimin nasıl yükseldiğini göstermektedir. Daha ileri bir seviye olarak, ekim, gübre ve ilaç normu ile verilecek su miktarını ayarlama imkânı sunan tarımsal mekanizasyon araçları ile tohum, gübre, kimyasal madde ve su tüketimi azalırken, üretim verimi katlanarak artabilmektedir. Biyolojik yeniliklerin uygulanması da tarımda üretim verimliliğini arttıran önemli etkenlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Basit birkaç örnekle açıklarsak:
Toprağın sürülmesi: Makineli tarımdan önce bir beygirin çektiği sabanla, 1 günde yarım hektardan daha az arazi sürülebilmiştir. Günümüzde 1 saate yaklaşık 12 hektarlık bir arazi, 22 cm derinlikte bir sürülebilmektedir. Zamandan 300 kat tasarruf edilmiştir.
Buğday hasadı: Tarihsel verilere göre, tarımda makine kullanılmaya başlanmadan önce, yaklaşık 1 ton buğdayın hasadı 100 saat sürmüştür. Biçerdöverlerden sonra ise bu süre 1 dakikanın altına inmiştir. Yani zamandan 6 bin kat tasarruf sağlanmıştır. Günümüzde modern bir biçerdöver, bir günde 1 milyon somun ekmek (her biri 500 gram) yapmaya yetecek kadar buğdayı hasat edebilir.
Mısır hasadı: El ile saatte yaklaşık 130 kg mısır toplanabiliyor. Biçerdöverle ise 68 ton. Yani elle 1 saatte toplanan mısırı makine 7 sn de topluyor. Yani zamandan 500 kat tasarruf edilmiştir.
Geleneksel tarımdan koruyucu toprak işleme ve sıfır toprak işlemeye geçişte daha fazla karmaşık bir yapıya bürünen mekanizasyon araçları, hassas tarıma geçişte akıllı tarım makinelerini ve mekatronik unsurları da beraberinde getirmektedir. Makinelerin giderek daha kapasiteli ve deyim yerindeyse “akıllı” hale geldiği bir dönemde, bu yatırımların yapılabilmesi için devletin muhakkak kısa, orta ve uzun vadeli bir “tarımsal mekanizasyon politikası” olmalıdır. Tabii bu politikalar, çiftçiler nezdinde bir destekleme politikasını da içermelidir. Çünkü akıllı tarım makinelerinde ilk yatırım maliyetleri oldukça yüksektir. Hatta bu durum ülkemiz çiftçilerinin yanı sıra Avrupalı meslektaşlarının bile sorunudur. Öyle ki, Avrupa Tarım Makineleri Birliği (CEMA), AB’deki tarım işletmelerinin yüzde 97’sini temsil eden 100 ha’nın altındaki çiftlikler için akıllı tarım teknolojilerinin alımını destekleyecek bir eylem planının olmaması halinde, bunların ABD, Kanada ve Yeni Zelanda’daki çiftliklerle rekabet edebilmesinin zorlaşacağına vurgu yapılmıştır.
Yaş ortalaması 57 olan AB, yaşlanan tarım nüfusundan endişe duyarken, yaş ortalaması 32 olan Türkiye’de tarım nüfusu 2019 da 51 iken 2020 yılında 53’ e yükselmiş. Biz bu konuyu gündemde tutmaya çalışırken bazı dostlarımız, her işi bitirdik de sıra tarımdaki yaş ortalamasını düşürmeye mi kaldı? diyor. Ne kadar mekanizasyona yönelirsek, ne kadar hassas tarıma dönersek dönelim bu alet ve cihazları kullanacak olan âdemoğlu. Tarımda iş gücünü azaltalım derken tarımdan çıkalım anlamında bir düşüncemiz yok tabi ki.
Üretim, verim ve kalitenin arttırılması, gelişen bilgi ve teknolojiyi takip etmekle, anlamak ve uygulamakla mümkündür. Gelişen bilgi ve teknolojiyi takip etmenin, hatta bunu karşılaştırmalı olarak yapabilmenin en kolay ve verimli yolu sektörel fuarlardan geçmektedir. Fuarlar ayrıca firmaların ve ilgili diğer kitlelerin, sektör paydaşlarının çeşitli ortamlarda bir araya gelmesi için de önemli bir etkinliktir.
Doksanlı yılların başından itibaren Söke’de, Çorlu’da; 1995’ten sonra Şanlıurfa, Merzifon, Antalya ve Konya’da; 2000’lerin başından itibaren Bursa’da, İstanbul’da; 2000’li yılların 2. yarısından itibaren Denizli, İzmir, Mersin, Diyarbakır, Samsun, Adana ve Çorum başta olmak üzere birçok bölgede ardı ardına mekanizasyon ağırlıklı tarım fuarları düzenlenmeye başlanmıştır. Başlangıçta pazar yerleri, stadyumlarda düzenlenen tarım fuarları, bugün yerini bazı bölgelerde modern fuar merkezlerinde düzenlenen organizasyonlara bırakmıştır. Tarım fuarları özel sektör ve Türk çiftçisinin adeta düğünü haline gelmiştir. Türkiye’nin en büyük Avrupa’nın üçüncü büyük tarım fuarını düzenleyen Konya’mızda salgın hastalık nedeniyle iki yıldır hem firmalarımız hem çiftçilerimiz fuar hasretini çekmektedir.
İlk pulluğunu 1861’de Bursa’da, ilk traktörünü 1955’de Ankara’da üretmeye başlayan Türkiye’de, sektörün ihtiyaç duyduğu tarımsal mekanizasyon araçlarının tamamına yakını imal edilmektedir. Çok büyük tarımsal arazilere ve işletmelere uygun kapasitede traktörle çekilir veya kendi yürür makinalar, özellikle kendi yürür hasat makinaları (biçerdöver, pamuk hasat vb) gibi yüksek teknolojili ve katma değeri yüksek makineleri üretemedik. Ancak son yıllardaki hızlı gelişim bu alana yatırım yapacak firmalarımızı doğuracaktır. Tabi bu tür yüksek teknoloji ve finans gerektiren çalışmalarda devlet desteği gerekmektedir. Tanıtımı yapılan ve çalışmaları devam eden elektrikli traktör üretimimizin bir an evvel tarlalarda yerini almasını beklemekteyiz.
Yüksek teknolojili mekanizasyon araçları çok düşük bir seviyede imal edilmekte, ihtiyaçlar genel olarak ithalat yoluyla sağlanmaktadır. Tarım Makinaları sektörünün ulaştığımız konuma ihracat penceresinden baktığımızda daha reel sonuçlarla karşılaşmaktayız. Buna göre 2000’lerin başında 20-30 milyon USD seviyesinde ekipman, 30-40 milyon USD seviyesinde traktör ihracatı yapan ve dış ticaret açığı veren Türkiye, bugün 1 milyar USD seviyesini aşan ihracatı ile dış ticaret dengesini kurmaya hatta fazlasını vermeye başlamıştır.
İhracat gerçekleşmesi ve hedefi yanında Tarım ve Orman Bakanlığının farklı proje ve desteklemeleri ile üreticilerimizin makine parkında gözle görülür bir yenilenme gerçekleşmiştir.
Değerli meslektaşım TARMAKBİR Yönetim Kurulu Başkanı Şenol ÖNAL Bey’in tabiriyle yazımızı tamamlayalım: Kendi ülkesinde güçlü olmayan bir firmanın başka bir ülkede güçlü olmasını beklemek sadece zaman kaybına neden olmaktadır. Yurtiçinde güçlü olabilmek için de ciddi bir yapılanmayı sağlamak ve ölçek ekonomisine geçilmesi şarttır. Dünyada yaklaşık bir değerle 120 milyar dolarlık pazar büyüklüğü olan tarım makineleri sektöründe, küresel 10 aktörün pazarın yüzde 75’ine hakim olması, kalan yüzde 25 için ciddi bir eforun sarf edilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Ama ülke içinde tarım makineleri gibi bir sektörde, yüzlerce rakibin aynı alanda çarpıştığı bir yerde ölçek ekonomisine geçecek firmaları oluşturmak fazla iyimser bir düşüncedir.
#topragınadamı




