Esas Zenginlik Kaynağımız, Tarım.
Tarım politikalarının kendi iç işleyişinde ciddi problemler var. Sıkça gündeme geliyor. Ama söz konusu politikaların kamuoyuna aktarılmasında iletişim ve zamanlamasında da önemli sorunlar olduğuna şahit oluyoruz. Hayvansal üretim, gıda güvenliği, tarımsal teknoloji ve otamasyon gibi konuları tarımdan farklıymış gibi değerlendiren, tarım deyince sadece bitkisel üretimi dikkate alan,hasılı uzmanlık isteyen bir çok konuda yetkililerin dışındaki isimlerden de çokça açıklamalar geliyor.
Yapılmak istenenler tam ifade edilemediği ya da yanlış ifade edildiği zaman da ortaya farklı yorumlar çıkıyor. Aralarında, kendi içerisinde çelişenler dahi olabiliyor.Piyasaların beklentilerini karşılayacak, tansiyonu düşürecek, tarımsal üretimde sürdürülebilirliğe yön verecek açıklamalar ya yapılamıyor, ya da zamanında yapılmadığı ve geç kalındığı için beklenen etkiyi yaratamıyor. Haliyle de sektörde herkesin kafası karışıyor, beklentiler karşılanmıyor. Bu da piyasalarda bilerek yada bilmeyerekspekülatif etki yaratabiliyor.Bu işten en büyük zararı ise zincirin ilk ve son halkası olanüretici ve tüketici görüyor.
Tarım, bizim esas zenginlik kaynağımızdır. Ekonominin temel taşlarından biridir. Sadece ekonomik değil sosyokültürel ve ahlaki bir gerçektir. Tarım ülkesi olduğumuzu hiçbir zaman unutulmadan, çiftçilik kazançlı bir meslek haline getirilmeli, insanların doğduğu yerde doyurulacağı, üreticinin ürettiğinin karşılığı alacağı, bilgi ile tarıma dayalı sanayinin ürünleri geliştirmek suretiyle ülke ekonomisine daha fazla katkı yapacağı, markalaşmanın sağlandığı, üretim planlamasının esas alındığı bir politika oluşturmalıyız.
Daha geniş tarım alanlarına, daha modern teknik metotlarla bitkisel ve hayvansal üretim bileşkesiyle tarım yapmak zorundayız. Gençlerin tarıma teveccühü arttırılmalıdır. Yöresel ve bölgesel ürünler marka haline getirilmeli, tarıma dayalı sanayileşme öncelenerek katma değerli üretime ağırlık verilmelidir. ‘Büyük ve Güçlü Türkiye’ hedefiyle Cumhuriyetin 100. Yıldönümü olan 2023 yılına girerken, gıda güvenliği ve pazarlaması ile küresel bir güç olmalıyız. Çok üretmek artık tek amaç olmamalı, nitelikli ve stratejik üretim esas alınmalıdır.
Ekonomik olarak başarı sağlayamayan işletmelerin sürdürülebilirliğinden söz edilemez. Tarım işletmelerinin sürdürülebilirliği işletme ekonomisi, bölge ve ülke ekonomisi açsısından oldukça önemlidir. Nitekim işletmeler bütünü oluşturan parçalardan biridir. Parçalar çalışmazsa bütününün işlevi sağlanamaz. Bütün bunların gerçekleşmesi için tarım işletmecilerinin ekonomik kriterlere dikkat etmesi gerekmektedir. Bu manada tarımsal işletmeler Ülke ekonomisi için bir tüme varım kuralıdır.
Ekonomik kriterler, üretim maliyeti analizleri, işletme analizleri ve yatırım analizleri olarak adlandırılabilir. Üretim maliyeti analizleri, bir üretim faaliyetinin karlılığını, işletme analizleri bir üretim dönemi (bir yıl) süresince işletmenin sahip olduğu tüm varlığı ile elde ettiği gelir arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Yatırım analizleri ise işletmelerde gerçekleştirilmesi planlanan yatırımların (traktör, hayvan, bina vs) işletme için kısa, orta ve uzun dönemde karlılığını analiz etmektedir.
Tarım işletmelerinde üretim genellikle yılda bir defa gerçekleşmekte ve kar marjı da düşük olarak belirlenmektedir. Bu nedenle tarım işletmeleri dış finansman kaynaklarına ihtiyaç duymaktadır. Aile işletmeleri, şirketler, kooperatifler dahil öz kaynakları ile finansman sorununu çözebilen tarımsal işletme varlığı ifade etmekten imtina edilecek kadar az sayıda. Finansmanı kredi olarak kullanılırken bu analizlerin yapılması önemlidir. Nitekim kullanılacak kredilerin geri ödenebilme olanaklarının krediyi almadan belirlenmesi gerekmektedir. Aksi durumda işletmelerin sürdürülebilirliğini tehdit edecektir.
Hibeler genelde faizsiz olup, ülke ekonomisinin kalkınması ve tarımsal üretim potansiyelinin artırılarak diğer ülkelere bağımlılığı azaltmak suretiyle kendimize yeterliliği sağlamak için kamu tarafından verilen karşılıksız fonlardır. Nitekim bu durum içerisinde yaşadığımız toplumun menfaatleri gereği olup, yasal hak olarak kullanıcılara verilmektedir. En önemlisi de faizsizdir. Devlet bankaları dışında da tarım bankacılığını ön plana çıkaran hatta birinci önceliğini tarım bankacılığına veren bankacılık hizmetleri tarıma destek ve yön vermeye çalışmaktadırlar.
Gönül ister ki aile işletmeleri, ticari tarımsal işletmeler ve tarımsal kooperatiflerimiz öz kaynaklarıyla işletme ekonomilerine yön versin ve kredi finansmanını düşünmesin. Ancak içinde bulunduğumuz durum özellikle son otuz yılda üreticilerimizin kendi imkânlarıyla içinden çıkamayacakları bir hal almıştır.
Devlet anadır, Devlet babadır. Bazen ana şefkati ile kucaklayacak bazen de babanın fedakârlığını gösterecektir. Her zaman ilk başvurulan tarımsal kredilerin yapılandırılması Devletimizin Ana şefkati olarak görüyoruz. Üreticilerimiz adına Devletimizin baba fedakârlığını bekliyoruz. Sadece tarımsal kredilerin yapılandırılması değil tarımsal desteklemelerde de üreticimiz lehine kararlar alınması gerekmektedir. Baba, bazen de kulak çeker bunu da unutmayalım.
Tarımsal işletmelerin yeniden yapılandırma ve hedefleri olan bir yapıya dönüştürülmesi için DEVLETİMİZİN destek ve etkin denetimi ile her bir tarımsal işletmeyi şirket yönetir gibi sürdürülebilir ekonomik yapıya dönüştürmesi çok ta zor değil.
Adı olan birçok sivil toplum kuruluşunu aktif olarak işin içine çekmemiz gerekiyor. Her işletme, şirket, kooperatif işletme ekonomisi ve hukuki işlemleri için bağlı olduğu kuruluşlardan destek almalı, bu kuruluşlarda sadece üye aidatı yerine destek ve hizmet vermelidir. Tarım ve Orman Bakanlığı etkin denetim ve desteklemelerini bu kuruluşlar üzerinden yapmalıdır. Böylece Bakanlığımız üzerindeki birçok yükü sadece denetim yaparak görevleri kanunla belirlenen çiftçi kuruluşlarına devretmiş olacaktır.
En küçük tarımsal işletme de bile İşletme Analizi, Üretim Analizi ve Yatırım analizi yapılması konusunda Tarım Orman Bakanlığı denetiminde Üniversitelerimiz, tarımsal kurum ve kuruluşlarımızın aktif sorumluluk almasını sağlanmalıdır.
“Çalışanlar kötülük etmeye vakit bulamazlar, çalışmayanlar ise kendilerini kötülüklerden kurtaramazlar”. Demiş Hz. Ali Efendimiz.
Devletimiz fırsat ve yol vermeli, tarımsal kuruluşlarımız planlamalı, üreticilerimiz çalışıp üretmeli. Ülkelerin ve geleceğin eskimeyen tek mesleği tarımdır. Çalışarak üretiriz, üreterek güçleniriz. İş yaparken harici işlere kafa yormaktan kurtuluruz.
#topragınadamı


