Celil Çalış – Toprağın Adamı

EKİM İÇİN ACELE ETMEYELİM      

EKİM İÇİN ACELE ETMEYELİM      

Ekim ayı ile birlikte, ülkemizde, özellikle Konya Ovası’ndaki hububat üreticilerimiz tarlalarını ekme hazırlıklarına başladı. Fakat, artan girdi maliyetlerinin yanında beklenen yağışların bir türlü gelmemesi çiftçilerimizi endişelendiriyor. Tek teselli, bu yılki hububat ürün fiyatlarının üreticilerimizi memnun eder düzeyde olmasıyla birlikte, hububat ekimine küsmemeleri, bilakis teşvik eder durumda olmasıdır. Bu açıdan, hububat fiyatlarının artmasına yönelik yoğun bir çalışma yapan Ulusal Hububat Konseyi yönetimine de ayrıca bir teşekkür etmek gerek.

Hububat ekilişi için mevsim geldi ama iklim dolayısıyla toprak kıvama yani tava gelmedi. Sulu tarım alanlarında ayçiçeği hasadının bitmesi, şekerpancarı ve mısır hasadının henüz yapılmamış olmasından dolayı bu alanlarda hububat ekimi henüz başlamadı. Sulu tarım yapan üreticilerimizin yapacak işi ve meşgalesi olduğundan acelesi de yok. Oysa ekim yapılan arazilerinin yüzde yetmişlik kısmının kuru tarım alanlarından oluştuğu Orta Anadolu gibi bölgelerin emektar üreticileri, ya nadas hububat ya da kuru tarıma uygun baharlık bitkilerle hububat münavebesi ile üretimde kalmaya çalışmaktalar.

Temmuz ayından sonra tarımsal üretim için bu günleri beklemekteler. Beklenti, toprak hazırlığı ve ekim için gerekli toprak tavının oluşması, tabi ki yağışlarla. Son yıllardaki iklim değişikliği, mevsim kayması adına ne dersek diyelim, bir olumsuzluk etkisini arttırarak devam etmektedir. Bu yıl Temmuz, Ağustos, Eylül ayından sonra yarısına geldiğimiz Ekim ayında da yağış olmadı. Dua ile umutlar önümüzdeki günlerde beklenen yağışlara bağlandı.

Yağışsız geçen hava şartlarına göre kuru tarım arazilerine ekim yapacak çiftçilerimize diyoruz ki; “Önümüzdeki 15-20 günde kuvvetli bir yağış gözükmüyor. Atılan tohumların çimlenmesi, bitkilerin çıkması için yağış lazım. Çiftçilerimizin bin bir emekle ektiği tohum tarlada bekleyecek. Sonrasında,  yağışın az olması ise daha tehlikeli. Çünkü, gelen o yağış çıkışa da yetmeyecek. Arkasından bir de kuraklık gelirse tohumlar bozulacaktır. Alatav dediğimiz olaydan dolayı ciddi anlamda bitki çıkışları sekteye uğrayabilir. Bahar yağmurlu geçse de tarlada yeterli bitki sayısına ulaşılamayacaktır.”

Sonbaharın telafisi olmuyor; Kış ayının bereketli geçeceğini umut ediyoruz. Ancak sonbaharda çıkışı sağlayamadan kışa girmek hayli riskli. Çiftçilerimizin gözü havada, dili duada.  Sonbahar aylarında yağışın yeterli oranda düşmemesi telafisi olmayan sonuçlara yol açabiliyor. İstenmeyen ala tavda çıkış ve tohum zayiatını en aza indirmek için yağış olmaması durumunda Kasım ayı ortalarına kadar beklemekte fayda var. Tavda tohum ile toprak buluşsun. Unutmayalım, yüksek verimin birinci şartı sağlıklı bitki çıkışıdır.

Ekim için acele etmeyelim; Yaşanan mevsimsel kuraklık en çok hububat çiftçisini olumsuz etkiledi. Kuraklık yüzünden tarla hazırlama ve ekim işlemleri üreticilerin bir kısmı tarafından ötelendi. Bir kısım çiftçimiz, mevsim geldi diye tüm uyarılara kulak tıkayarak ekim yapmakta. Çiftçilerimize tavsiyemiz çok acele etmesinler. Kasım ayı ortalarına kadar beklemekte fayda var. Nemli dönemde tohum ile toprak buluşsun. Ekim sonuna ve Kasım ortasına kadar ekim yapılabilir. Tohum yatağı sadece tav olarak değil, çok kuru şartlarda iyi hazırlanamaz. Ekim için tohum yatağı hazır olmalı. Acele edip de kötü toprak yatağına ekim yapılmasın, buda verimi olumsuz etkileyen unsurlardandır.

Gübreyi Toprak Analizine Göre Atalım; Dövizde yaşanan kur artışı, gübre hammaddesindeki dışa bağımlılık yüzünden özellikle gübre fiyatlarında ciddi bir artış yaşandı. Bizim boşa atılacak bir avuç gübremiz yoktur. Bu açıdan çiftçilerimiz toprak analizine göre gübreleme programı oluşturmalıdır. Toprak analizine önem verilmeli, ihtiyaç kadar gübre atılmalıdır. Çiftçi gözüyle üreticilerime seslenmek istiyorum. Gübreleme sadece gider anlamında değil, ürünümüze fayda anlamında değerlendirilmelidir. Alışılagelmiş gübreleme yerine iklim koşullarına göre gübreleme yapıp üretime müdahale etmeliyiz.

Taban gübresinde bulunan fosforun çimlenme, bitki kök yapısının oluşmasında ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Ancak uygun nem koşullarını sağlayamazsak ki doğaya bağlı tarım yaptığımız alanlarda bunu sağlayamıyoruz, fosfor yeterli nem ortamı olmazsa kendisini bağlıyor ve bitkinin alabileceği formdan uzaklaşıyor. Ancak kükürt gibi çözücü etmenler kullanmamız gerekiyor. O zaman ne yapmalıyız? Yağışın olmadığı bu dönemlerde vereceğimiz fosforlu gübrenin yarısını vererek, diğer yarısını da bahar döneminde kış yağışları ile tava gelen toprağa verilmeli, bahar yağışları ile üstten uygulayıp bitkilerin faydalanmasını sağlamalıyız. Üreticilerimiz ekim için acele etmemenin yanında, gübreleme konusunda ilgili kamu, sivil toplum kuruluşları ve konu uzmanlarından bilgi alınmalıdır.

Önümüzdeki sezon buğdaya ilgi artacak; Bu yıl buğdayda taban fiyatın üreticiyi tatmin etmesinin yanında serbest piyasada taban fiyatın üzerinde satış gerçekleşti. Bunda salgın hastalık sonrası dünyada üretici ülkelerin ihracatta tedbirli davranmasının fiyatlara yansıması etkili oldu. Türkiye, kendine yeterli üretim kapasitesi olmasına rağmen hala yeterli üretimi yakalayabilmiş değil. Tüm dünya ülkelerinde kendine yetebilirliğin konuşulduğu bu günlerde ülkemizde oluşan buğday fiyatları ve yağış yetersizliği buğdaya ilgiyi arttırdı.

Sulu tarım alanlarında bile buğday ile diğer ürünlerin karlılığı karşılaştırılabilir hale geldi. Tüm bu yaşananlar ve gerçekler önümüzdeki yıl buğday ekiliş alanlarında ciddi bir artışın olacağının habercisi. Ayrıca baharlık ürünlerde girdi maliyetlerin yüksekliği, sulu tarımda enerji maliyetlerindeki artış sebebi ile finansman sıkıntısı çeken çiftçilerin girdi maliyeti yüksek ürünlerden buğdaya doğru bir talep kayışının olması bekleniyor.

Sigorta yaptırmayı ihmal etmeyelim; Yangın, sel, don, dolu gibi tehlikelerden sonra kuraklıkta artık TARSİM kapsamına alındı. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan afetlerden dolayı kaybı çok olan çiftçileri önlem almaya tekrar davet edelim.  Üreticilerimiz tarım sigortasını yaptırmayı ihmal etmesin. Keşkelerin sonra bir faydası olmuyor.  Tarım Orman Bakanlığı Tarım sigortası kapsamında olmayan ürünlere doğal afet olsa da destek verilmeyeceğini açıkladı. Çiftçinin borçları ertelenmeyecek. Ayrıca sigortanın sadece mecburiyetten yapılması da doğru değil. Sigorta, bir teminat ve güvencedir. Çiftçiler, bu bilinç ile hareket etmeli. Tarım Orman Bakanlığınca TARSİM sigortalarının yarısı karşılanmakta. Üreticimiz hesap yaparsa ödeyeceği pirimle başına gelmesi muhtemel tehlikelerin karşılaştırılması durumunda, Evet ürünlerimi sigortalatmalıyım diyecektir.

Sertifikalı tohum kullanmak verim ve kalitenin anahtarıdır; Ülkemizde buğday üretiminde verim ve kaliteyi artırmanın iki yolu vardır. Bunlardan birincisi yüksek verimli ve kaliteli çeşitlerin yetiştirilmesi, ikincisi uygun yetiştirme tekniklerinin kullanılmasıdır. Tohumluk bitkisel üretimin vazgeçilmez girdilerinin başında gelir. Buğday tarımında yağışın bol olduğu ekolojilerde ve sulanır koşullarda uygun çeşit seçilmediği takdirde beklenen verimde %50, kuru tarım sisteminde ise % 20-30 azalma olmaktadır. Geçmiş yıllarda ülkemizde buğday tarımında her yıl kullanılan tohumluğun büyük çoğunluğu, çiftçilerin kendi üretimlerinden ayırdıkları, birbirlerinden ya da yerel tohumculardan sağladıkları tohumluklar oluşturmaktaydı, fakat bu durum son on beş yılda önemli değişiklik göstermiştir. Türkiye’de her yıl 500.000 ton dolayında sertifikalı tohumluk üretilmektedir. Üreticilerimizin sertifikalı tohumlukları temin etmede bir sorunu yoktur. Ayrıca Tarım ve Orman Bakanlığı çiftçilerimize sertifikalı tohumluk kullanım desteği vermektedir. Kendi üretiminden elemedeki fireler, ilaçlama, Bakanlıkça verilen destekleri değerlendirdiğimizde sertifikalı tohumluk kullanmanın avantajını göreceğiz.

Son söz; Ülkemiz tarım alanlarının yarıdan fazlasını kaplayan hububat da yeterli üretim yapmak ülkemizin gıda güvenliği açısından son derece önemlidir. Bunu sağlamak için üreticilerimizin uyarıları dikkate alarak doğru yetiştirme tekniklerini uygulamaları hem kendi yararlarına olacak hem de ülkemiz ekonomisine büyük katkı yapmalarını sağlayacaktır.

Haktan bahar fermanı gelmedikçe toprak sırrını açamaz. diyor Hz. Mevlana.

Tüm üreticilerimize sağlıklı, bereketli ve yarınlar için umut veren bir üretim sezonu diliyorum.

#topragınadamı

Celil Çalış

1973 Yılında Konya/Kadınhanı ilçesinde doğan Celil ÇALIŞ, Konya Çumra Ziraat Meslek Lisesinden 1992 yılında mezun olduktan sonra Tarım ve Köy işleri Bakanlığı Erzurum / Çat İlçe Müdürlüğünde Ziraat Teknisyeni olarak göreve başladı. Sırasıyla Antalya / Elmalı, Antalya /Alanya ve Konya İl Tarım Müdürlüklerinde değişik kademelerde görev yaptı.

Previous Post
Next Post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir