Hıdırellez Vakti…
Hıdrellez Bayramı, Türk dünyasında kutlanan cemrelerin düşmesi gibi, nevruz gibi baharın habercisi bayramlardan biridir. Hızır günü olarak adlandırılan hıdrellez günü, Hz. Hızır ve Hz İlyas’ın yeryüzünde buluştukları ve bereketin müjdecisi gündür. 2020 yılında yaşanılan tüm zorluk ve olumsuzluklara rağmen iklimin ve yağışın ısmarlama şekilde gitmesi bizleri olduğu gibi doğayı da sevindirdi.
Hıdırellez gününde bakın her taraf ışıl ışıl. İnsanların hareket alanı yaşadığımız virüs olayından dolayı kısıtlansa da doğa; canlı, hareketli ve neşeli. Son yıllarda yaşamaya hasret kaldığımız nisan yağmurlarını yaşadık, yaşıyoruz. Belli bölgelerde dolu afeti duyulsa da ülkemiz bereketli bahar yağışlarıyla sulandı. Hızır ve İlyas aleyhi selamlar bu Hıdırellez’de bizlere bereketi müjdelediler. 8 Kasım’a kadar devam edecek Hızır günleri inşallah afetsiz ve bereketli geçer.
Eskilere göre yıl ikiye ayrılmakta: 6 Mayıs’tan 8 Kasım’a kadar olan süre Hızır günleri adıyla yaz mevsimini, 8 Kasım’dan 6 Mayıs’a kadar olan süre ise Kasım günleri adıyla kış mevsimini oluşturmakta. Bu yüzden 6 Mayıs günü kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığı anlamına gelir ki bu da kutlanıp bayram yapılacak bir olaydır.
Hızır; hayat suyu (ab-ı hayat) içerek ölümsüzlüğe ulaşmış; özellikle de baharda insanlar arasında dolaşarak yardım eden, bolluk-bereket ve sağlık dağıtan, Allah katında bir elçidir. Hızır’ın hüviyeti, yaşadığı yer ve zaman belli değildir. Hızır, baharın baharla vücut bulan taze hayatın sembolüdür.
Hıdırellez kutlamaları yurdumuzun hemen her köşesinde değişik adetlerle ama birlik beraberlik içinde kutlanagelmiştir.
Duyduklarımız, gördüklerimiz;
Hıdrellez şenlikleri genel olarak yeşillik, ağaçlık alanlarda, su kenarlarında, bir türbe ya da yatırın yanında yapılmaktadır. Hıdrellezde baharın taze bitkilerini ve taze kuzu eti ya da kuzu ciğeri yeme âdeti vardır. Baharın ilk kuzusu yenildiği zaman sağlık ve şifa bulunacağına inanılır. Bugünlerde kırlardan çiçek veya ot toplayıp onları kaynattıktan sonra suyu içilirse bütün hastalıklara iyi geleceğine, bu su ile kırk gün yıkanılırsa gençleşip güzelleşileceğine inanılır.
Anadolu’nun bazı yerlerinde Hıdrellez Günü yapılan duaların ve isteklerin kabul olması için sadaka verme, oruç tutma ve kurban kesme âdeti vardır. Kurban ve adaklar “Hızır hakkı” için olmalıdır. Zira tüm bu hazırlıklar Hızır’a rastlamak amacına yöneliktir. Bazı yerlerde de hastalıklar, ağrılar için şifa olduğuna inanılan “Hızır Sopası” geleneği vardır.
Hıdrellez gecesi Hızır’ın uğradığı yerlere ve dokunduğu şeylere feyiz ve bereket vereceği inancıyla yörelere göre çeşitli adetler uygulanagelmiştir.
Yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağızları açık bırakılır. Ev, bağ-bahçe, araba isteyen kimseler; Hıdrellez Gecesi gül ağacının altına istediklerinin küçük bir modelini yaparlarsa Hızır’ın kendilerine yardım edeceğine inanırlar ve aynı zamanda dileklerini kırmızı kurdeleye bağlayıp gül ağacına asarlar.
Bursa’da gül ağacının dibine bırakılan para dolu çanta, Hıdırellez sabahı açılır ve herkes kendi parasını bereket getirdiğine inanarak cüzdanında saklar. Çanakkale’de ise akşam gül ağacının dibine fasulye gömülür ve bu sabaha kadar yeşerirse tutulan dileğin gerçekleşeceğine inanılır.
5 Mayıs gecesi sağlık, bereket için ateşin üzerinden 3 kez atlanır. Ateşin üzerinden atlanırken dilenen dileğin o yıl gerçek olacağına inanılır.
Hıdırellez sabahında bir akarsu kenarına çamurdan ev yapılır ve içine buğday konulur. Buğdayın, o yıl eve bolluk ve bereket getireceği düşünülür. Evdeki bakliyat kavanozlarının ağzı açılır, gün boyu öyle bekletilir. Böylece eve bereket geleceğine inanılır.
Anadolu’da halk tercihen beyaz elbiseler giyerek gün doğmadan önce yeşil ve bol sulu kırlara gidip eğlenir. Kutlamalar yeşillik, ağaçlık alanlarda, su kenarlarında, o bölgede bulunan manevi sahibin türbesi yanında yapılır. Bu gibi yerlere Akşehir’imizde olduğu gibi Hıdırlık denildiğine de çok rastlarız.
“Hızır Hakkı” için Diyarbakır’da baharın taze kuzusunu yemekle bedenlerin sağlık ve canlılık kazanacağı âdeti, Biga’da Romanların sağlık ve bereket için sabah namazından sonra Hıdırellez’i, yerde yuvarlanarak kutladıklarını duyup görmekteyiz. Yine Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde 6 Mayıs’ta tüm halk piknik yapmak için yeşillik alanlara gidiyor ve o gün bayram olarak kutlanıyor. Hatta hiçbir öğrenci okula gitmiyor ve ailesiyle birlikte pikniğe gidiyor. Bir gün öncesi yapılan tüm hazırlıklar bereket için yapılıyor.
Hıdırellez’de kısmet açtırmak isteyen genç kızların yüzük, küpe gibi eşyalarını çömleğe atmaları istenir ve çömleğin üzerine su eklenerek ağzı kapatılır. Kapalı çömlek bir gece boyunca bir gül ağacının dibinde bekletilir, ertesi günü bir araya toplanan kadınlar, çömleği ortaya koyarak maniler eşliğinde eşyaları çıkartıp sahibine verirler.
Hıdrellez Günü yoğurt çalınır ama maya konulmaz. Maya konulmadan yoğurt tutarsa eve Hızır gelmiş demektir. Hıdrellez Günü yeşil alanlara düşen çiy damlaları ile mayalanıp elde edilen yoğurt, bir yıl boyunca damızlık yoğurt olarak kullanılmaya devam edilir. Bu yoğurdun üzerine nazar değmesin diye çörekotu ekilir. Yörük köylerinde bir yıllık yoğurt mayası, Hıdırellez ve bu günü takip eden 2 gün süresince sabah ezanı ile tan ağarması arasındaki sürede doğadaki bitkilerin üzerinden toplanan çiy tanelerinden sağlanır.
Hıdrellez Günü’nün yoğunlukla Türkiye’de ve Türk Cumhuriyetleri’ nde kutlanıldığı görülmektedir. Hıdırellez, Türkler’in Orta Asya’dan getirdikleri Nevruz Bayramı’nın başkalaşmış hali ve devamı şeklidir.
Bu yıl Hıdırellez’i bayram ve şenlik coşkusuyla karşılayamadık, kutlayamadık ama akıllarda bereket, yüreklerde heyecanını oluşturdu Hıdırellez.
Yeşil alanlara, su kenarlarına koşup coşkuyu, sevinci yaşayacağımız 2021 Hıdırellez’ine ulaşmak için dua edelim, iyi dileklerde bulunalım bu yılki Hıdırellez’de. Tüm olumsuzluklara rağmen yaşadığımız mevsim, doğadaki pırıltı ve heyecan bereketli bir yıl için bizleri daha da umutlandırıyor.
“Haktan bahar fermanı gelmeyince, toprak sırrını açamaz.” diyor Hz Mevlana. Ferman bereket için İnşallah.
“Ancak nasibi olan dua eder. Duasız anlamsız olduğumuzun şuurunda olmak, dua edebilmek ve dua alabilmek nasip olsun cümlemize.” diye dua ediyor, Prof. Dr. Ruhi ERSOY Hocamız.
Amin diyerek “Hızır dokunsun dualarımıza” diyelim.
#toprağınadamı



