Celil Çalış – Toprağın Adamı

Kırsal Kalkınmada Kooperatifleşmenin Önemi

Kırsal Kalkınmada Kooperatifleşmenin Önemi

Kırsal kalkınma alanında ihtiyaç duyulan kurumsal kapasitenin oluşturulmasında tarımdaki örgütlenme çabaları kritik önemdedir. Yapılan paydaş analizleri sonucunda kooperatifleşmenin, Türkiye’nin üretici örgütlenmesinde en uygun seçenek olduğu teyit edilmiştir. Kooperatifler üretici ile tüketici arasında diğer bir ifadeyle kır ile kent arasında entegrasyonun sağlanmasında önemli bir role sahiptir. Bunların yanı sıra, küresel düzeyde de kooperatifleşmenin özellikle gıda güvenilirliği ve güvencesi noktasındaki işlevlerinin önemine dikkat çekilmektedir. Türkiye’de kooperatifçiliğin kalkınma politikalarıyla ilişkisi ülkemizdeki tarım ekonomisi literatüründe önemli bir yere sahiptir. Örneğin 1908-1918 yılları arasında Osmanlı döneminde yürütülen milli iktisat politikasının en temel stratejilerinden biri kooperatifçilik olmuştur. Kırsal alanda başlatılan tarım satış ve kredi kooperatifçiliği ile üreticinin kapitülasyon imtiyazlarına sahip tüccarlara ve tefecilere karşı ekonomik olarak daha güçlü olabilmeleri sağlanmıştır. Cumhuriyetin kurulmasından hemen sonra, gerek Türk Ticaret Kanununda kooperatif şirketleri tanımının yapılması gerekse de ilgili diğer yasalar uyarınca kooperatiflerin kurulup yaygınlaşması devlet tarafından sürekli teşvik edilmiştir. 1930’lu yıllara gelindiğinde, büyük buhranın olumsuz etkilerinden korunmaya yönelik olarak; tarımsal girdi maliyetlerinin düşürülüp ihraç değeri yüksek tarımsal ürünlerin üretim ve satışını organize edebilmek amacıyla, tarım satış ve tarım kredi kooperatifleri devlet destekleriyle kurulup ülke çapında yaygınlaştırılmıştır. İlerleyen yıllarda Türkiye’de tarımsal kooperatifçilik, devlet tarafından desteklenmeye devam edilmiş, 1961 yılında ise kooperatifçiliğin desteklenmesi anayasal hükümlere bağlanmıştır. Aynı yıl 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun kabulü ile Türkiye’de kooperatifler ayrı bir mevzuatla düzenlenmeye başlanmıştır. 1963-1967 dönemini kapsayan Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planından itibaren kalkınma planlarında kooperatifçilik önemli yer tutmuş ve bu bağlamda kooperatiflerin sayısında hızlı artışlar gerçekleşmiştir. Ancak, Türkiye’de kooperatif sayısının artmasından ziyade piyasada etkisi yüksek mali ve teknik açıdan güçlü kooperatiflerin sayılarının artırılması lüzumu önemini korumuştur. Günümüzde başarılı olarak gösterilen tarımsal kooperatif sayısı, toplam tarımsal kooperatif sayısı içerisinde oldukça düşüktür. Türkiye’de mevcut tarım kooperatiflerini gösteren aşağıdaki tablodan görüldüğü üzere kırsal kesimin en önemli faaliyetini oluşturan tarım sektörüne yönelik kooperatifleşme toplam kooperatifleşmenin dörtte birini oluşturmaktadır.

Türkiye’de kooperatifleşme konusunda yapısal ve hukuki sorunlar bulunmaktadır. Yapısal sorunlar içerisinde özellikle kooperatifleşmenin amacı ve fonksiyonlarının bilinmemesi başta gelmektedir. Sadece desteklemelerden yararlanmak için oluşturulan kooperatifçilik girişimleri, sayısal ilerleme dışında ülke ve çiftçiye katkısı sınırlı olmaktadır. Kooperatifçiliğin kırsal politikada iyi uygulama aracı olmasını teminen, kırsal kalkınma konusunda örnek teşkil edecek başarılı kooperatifçilik modellerinin ülke sathına mikro tarım havzaları bazında ele alınması gündeme gelmektedir. Diğer taraftan, tarım kooperatiflerinin ilgili bakanlıklar arasında dağınık şekilde koordine edilmesi sorunlar yaratmaktadır. Türkiye’de kooperatifler Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görev ve yetki alanında bulunmaktadır. Bu durum kooperatiflere yönelik bütüncül bir politika oluşturulup etkin biçimde uygulanması noktasında engeller oluşturmaktadır. Bunun yanında, kooperatiflerin türler itibarıyla farklı bakanlıklar bünyesinde bulunması aynı coğrafi alanda farklı amaçlarla birden fazla küçük ve güçsüz kooperatifin kurulması, kooperatifler arasında iş birliğinin ve dikey bütünleşmenin yeterince gelişmemesi ve başarılı uygulamaların yaygınlaştırılamaması gibi diğer pek çok soruna yol açmaktadır. Kooperatiflerin tabi oldukları mevzuat gereğince farklı bakanlıkların yetki alanında bulunmaları olağan olmakla birlikte; kuruluş, işleyiş ve düzenleme yapma noktalarında tek bir otoritenin olması işleyişte etkinliği ve düzenli koordinasyonu sağlayacaktır. Hukuki açıdan kooperatiflerin bağlı bulunduğu bakanlık ile uygulama alanları arasındaki sorunlar ve mevzuatla ilgili eksiklikler Türkiye’de kooperatifçiliğin gelişimini engellemektedir. Kooperatifçiliğin kırsal kalkınma çabalarının odak noktası olarak ele alınması elzemdir. Kırsal kalkınmanın temeli çiftçi örgütlenmesidir. Çiftçiler bakımından doğru ve etkin bir örgütlenme, iyi işletilen bir tarım danışmanlığı ve tarımsal pazarlama ağının varlığına bağlıdır. Zira, üreticinin tarlasında, tüketicinin ise pazarda kazanmasının yolu kooperatifçiliktir. Kırsal alanda birlikteliği, ortak hareketi, karşılıklı güveni, kültürel yapıyı, geleneksel bilgi ve zanaatı korumaya ve devam ettirmeye yönelik örgütlenme çalışmaları oldukça önemlidir. Tarım kooperatiflerinde süregelen yetki karmaşası ve yapısal sorunların giderilmesine yönelik hukuki ve kurumsal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Kırsal kalkınma çabalarında en işlevsel kurumlar arasında yer alan kooperatifçiliğin çiftçilere özendirilmesi ve kurulanların desteklenmesi gerekmektedir. Bu konuda politika üretme, uygulama ve izlemede tek bir bakanlığın yetkili kılınması yönünde ilgili kurumların bir araya gelerek işbirliği yapması önem taşımaktadır. Küçük ve orta boy aile işletmelerinin tarımsal faaliyetlerini sürdürebilmelerinde kooperatiflerin çok önemli görevler yüklenebileceği (çiftçi eğitimi, makine kullanımı, tohum, lisanslı depoculuk, sulama gibi alanlar başta olmak üzere) unutulmamalıdır. Tarım ya da kırsal kalkınma desteği almak için kooperatif kurulması yerine, kooperatiflerin çok işlevli olarak faaliyet göstermesi, bu yapının ortaklarca benimsenmesi ve kooperatiflerin tarım ve kırsal kalkınma destek programlarının uygulamasında daha aktif şekilde yer alması kritik önemdedir. Yukarıda bahsedilen yapısal sorunların aşılabilmesi öncelikle evrensel kooperatifçilik değer ve ilkeleriyle uyumlu, tek ve kapsayıcı bir kooperatifler yasasının hazırlanmasına ihtiyaç vardır. Hâlihazırda Türkiye’de kooperatifler ile ilgili çerçeve mevzuat; 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu, 1581 Sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu, 4572 Sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanun olarak şekillenmiştir. Bu kanunlara ek olarak, 5200 Sayılı Üretici Birlikleri Kanunu Türkiye’de tarımsal örgütler çeşitliliğini artırmıştır. Günümüzde AB standartlarında tarımsal kooperatifçilik için ilk yapılması gereken mevzuatta sadeleşmeye gidilmesidir. Bunun yanı sıra, Türkiye’de kooperatiflerin çatı örgütlenmesinde görülen eksiklikler de tamamlanmayı beklemektedir. Günümüzde tarımsal kooperatifçiliğin gelişmiş olduğu AB ülkeleri incelendiğinde; Hollanda Ulusal Tarım Kooperatifleri Konseyi, Fransa Tarım Kooperatifleri Konfederasyonu, Alman Raiffeisen Birliği, İtalyan Kooperatifler Konfederasyonu gibi benzer bir tarımsal kooperatif üst örgütlenmesine ihtiyaç vardır. Bahsi geçen ülke örneklerine benzer şekilde oluşturulacak Türkiye tarımsal kooperatif üst örgütlenmesi, üye birlik ve kooperatiflerine yönelik olarak; danışmanlık, denetim, eğitim ve yayım faaliyetleri gibi hizmetler verebileceği gibi, ulusal tarım politikalarının belirlenmesi ve uygulamasında da önemli roller üstlenebilecektir. Bu doğrultuda, Türkiye’de tarımsal kooperatiflerde üst örgütlenme eksikliklerinin tamamlanabilmesi için, Milli Kooperatifler Birliği koordinasyonunda, ilgili bakanlıklarla işbirliği halinde, kooperatif ve birlik temsilcileriyle yürütülecek teknik çalışmalara ihtiyaç vardır.

Türkiye’de tarım ve kırsal kalkınmaya kredi veya hibe temin eden kurum ve kuruluşlar bakımından çok farklı şartlar mevcuttur. Örneğin 1163 Sayılı Kanuna tabi tarımsal kooperatifler kredi ve hibe temini konularında kısmen avantaj (faiz indirimi gibi) sahibi iken, 4572 Sayılı Kanuna tabi tarım satış kooperatifleri ve birlikleri buna benzer avantajlardan yeterince faydalanamamaktadır. Yapılması gereken, mevzuatın sadeleştirilmesinin getireceği ortak hukuki zemin ile buna benzer farklılıkların ortadan kaldırılmasıdır. Kooperatiflerin toplum genelinde benimsenerek rasyonel bir ekonomik araç olarak kullanılabilmesi için en öncelikli stratejilerinden biri kooperatifçilik eğitiminin iyileştirilmesidir. Kooperatiflerin kırsal kalkınma için beklenen olumlu etkiyi yapabilmeleri, kooperatifçilik eğitiminde yüksek standartlara ulaşmakla mümkündür. Türkiye’deki mevcut kooperatifçilik eğitimi, gerek kooperatiflerin başarısının artması gerekse de başarı için uygun zeminin oluşturulması anlamında yeterli değildir. Kooperatifçilik eğitimini salt tarım ve işletmecilik alanlarında sunmak yeterli değildir. Kamu yönetimi, maliye, kalkınma iktisadı, sosyoloji gibi alanları içerecek şekilde çok disiplinli bir yaklaşımla ele alınmalı ve bu bağlamda örneğin bir kooperatifçilik enstitüsünün kurulmasına yönelik çalışmalar ilgili paydaşlar nezdinde başlatılabilir. Küreselleşmenin etkisiyle çok uluslu şirketlerin tarım ve gıda alanında piyasa hâkimiyeti kurmaları, girdi maliyetlerindeki artışlar, ürün fiyatlarının spekülasyona duyarlılığı gibi çok çeşitli sebeplerin varlığı tarım kooperatiflerini kendi aralarında işbirliğine zorlamaktadır. Bu bağlamda kredi, satış, girdi temini, enerji, eğitim gibi alanlar tarımsal kooperatiflerin müşterek iştigal konuları haline gelmiştir. Bu durum, çeşitli platformlarda “entegre kooperatifçiliğin” uygulanabilir olmasına yönelik tartışmaları gündeme getirmektedir. Tarımsal kooperatiflerin öncelikli sorunlarından olan; tedarik, pazarlama, satış ve kredi konularına “entegre kooperatifçilik” ile çözümler getirilebilecek olması tartışılmalıdır. Farklı kooperatif tipleri arasında işbirliği kanallarını geliştirmek, bütüncül bir tarımsal kooperatifçilik hareketi başlatarak kalkınma dinamiklerini hızlandırmak, bunun için ise kurumsal altyapıyı yeniden tasarlamak gerekmektedir. Örneğin Avrupa Birliğinin tarımsal örgütlenme yapısı referans alınarak Türkiye’de yeni bir tarımsal kooperatifçilik modeli geliştirilebilir.

YUKARIDAKİ YAZIYI Bİ MAKALEDEN ALDIM..

Ve

http://www.turktarim.gov.tr/Haber/297/kooperatifler-ulkemizde-neden-istenilen-noktada-degiller-

İLE

https://www.bloomberght.com/yorum/irfan-donat/2275176-ciftciyi-ankara-da-temsil-edenlerin-tarimla-alakasi-yok

buralardan da faydalanabilirsin.

Celil Çalış

1973 Yılında Konya/Kadınhanı ilçesinde doğan Celil ÇALIŞ, Konya Çumra Ziraat Meslek Lisesinden 1992 yılında mezun olduktan sonra Tarım ve Köy işleri Bakanlığı Erzurum / Çat İlçe Müdürlüğünde Ziraat Teknisyeni olarak göreve başladı. Sırasıyla Antalya / Elmalı, Antalya /Alanya ve Konya İl Tarım Müdürlüklerinde değişik kademelerde görev yaptı.

Previous Post
Next Post

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir